Oldtimer - Klasik Okuma Grubu discussion

This topic is about
Vejetaryen
Okuma arkadaşı arıyorum!
>
Han Kang -Vejetaryen
date
newest »


ben de geçen yıl uzakdoğu edebiyatı okumaya merak saldım. başka kitaplarda buluşalım inşallah!

https://www.youtube.com/watch?v=8LMNV...




Dramın dozu gittikçe artıyor, kimse de anlamıyor Yonğhe'yi, anlamaya da çalışmıyor zaten. En çok etkilenen de olaydan hem kardeşi hem kocası yüzünden İmhe oluyor. Kitabın sonunda o da intihar edecek diye bekledim ama olmadı.
Uzak doğu edebiyatına aşina değilim, ama kitabın verdiği mesaj bence vejetaryenlikle vs. o kadar alakalı değil, ama benim anladığım mesaja çok güzel oturmuş konsept. Bence kitabın alt metni şunlar olabilir: "yavaş yavaş yabancılaşarak doğaya/çevreye bağı yitirmek" ve "birden yabancılaşmak ve ardından gelen kaos" olabilir. Böyle konseptler muhtemelen yoktur zaten bu cümleleri ben nasıl anladıysam öyle yazdım.
Bunun ışında ilk bölümde epey güldüm. Neden? Çünkü ailenin verdiği tepki hiç olmayacak şeyler değil. Birdenbire birşey değişiyorsa muhakkak sorun vardır (genelde doğru olabilir bu ama bir anlamaya da çalışmak lazım değil mi?) ve tüm gücümüzle onu düzeltip eski haline getirmeye çalışmalıyız. Böyle bir durumu işlemek için bence çok güzel oturmuş vejetaryenlik (hoş, aslında kız daha çok vegan olmuş). Bizim Türkiye'de bile "et yemeden olur mu ya hiç? al ye bak çok güzel", "proteini nereden alıyorsun? oluyor mu öyle?", "sen güzel et yememişsindir, gel bak ben seni bi tavacı recebe götüreyim bir daha etsiz yapabiliyor musun", "karnın doyuyor mu etsiz?" tepkilerini almıştır hemen her et yemeyen.

Bende bitirdim kitabı. Bitirmemek için direndim özellikle Moğol Lekesi kısmında.
Beni inanılmaz etkiledi. Yonğhe'nin gördüğü rüyaların onu vejetaryen olmaya itmesi tek kelime ile kabus. Hatta o kadar etkileyici ki o rüyaların betimlemesi, beni de etkisi altına aldı. Kitabı okuyup bir iki saat sonra mutfağa gidip önceden belirlenmiş et yemeği menümüzü hazırlıyordum ki ete dokunamadım. O yumuşaklık bir kaç dakika beni etkisi altına aldı.
Hoş, ben her okuduğum kitabın içinde nefes alırım.
Ama Han Kang şahane bir dil kullanmış.
Sade cümleler bazen insanı daha çok etkisi altına alıyor.
Vejeteryan olma yolunda başlayan bu mücadele ileride yerini içi boşaltılmış, güneş ışığına ve sadece suya gereksinimi olan bir bitki olma güdüsüne dönüşüyor.
Yonğhe'nin :
"Abla... Dünyadaki bütün ağaçlar kardeşim gibi" cümlesini okudum ve son sayfaya gelene kadar tabiri yerindeyse içime öküz oturdu.
Uzunca süre hafızamdan silinmeyecek bir hikaye.

Bende bitirdim kitabı. Bitirmemek için direndim özellikle Moğol Lekesi kısmında.
Beni inanılmaz etkiledi. Yonğhe'nin gördüğü rüyaların onu vejetaryen olmaya itmesi tek kelime ile kab..."
Evet hafızadan silinmiyor gerçekten Kübra. Ben 2018'de okumuşum halen etkisi var. Çok da sinematografik bir anlatım değil mi?

eşi, ablası, eniştesi cephesinden farklı açılardan konu işlenmiş. belki etkileyiciliği burdan geliyordur. bir de insanı huzursuz ediyor okudukça, o da akılda kalmasına sebep oluyor sanırım.
benim kitapta en çok sevdiğim kadının resimle bütünleşmesi ve bunun işlendiği kısımlardı.

Çıkarımım şu şekilde netlik kazandı-bana göre:
Vejetaryenlik aslında insan bedenine refer ediyor. Sıkıştırılmış bir insan bedeni üstelik. Kadının sütyen takmaması o sıkışıklık hissiyatının en belirgin örneği.
Aslında vejetaryen olmak, onun adım adım insanın etle, deri ile bürünmüş olduğu bedenden adım adım kurtulması.
Nitekim ailesi zorla et yedirmeye çalışırken bir çırpıda kendi bedeninden vazgeçiyor, kendini kesiyor.
Gördüğü rüyalar hem tanıdık geliyor hem yabancı bu da insanlık aleminin en doğru tanımı. Aşina olduğumuz pek çok şey aslında kabullenemeyiş-yabancılaşma.
Bardağı taşıran son damla kendine ayna tutan rüyalar.
Öz ve sade bir yaşama sahipken kendisi dışında hiç bir kişiye, olaya müdahil olmazken insanlık onu bir bedene hapsetmiş, zorba davranıyor.
Zamanla tıpkı bir dal parçasına dönüşmek( kendini vejetaryen olmanın da ötesinde aç bırakarak), sonra minimum ihtiyaç ile -gün ışı ve su- yeniden yeşermek onu yeniden yaratacak bir güç kadına göre. Aslında yaşamak isteyen de biri. Ama doğadan bir parça bir bitki gibi, dış müdahele olmadan. Duran bir ağaca yanındaki ağaç dokunmaz bile. Arzu ettiği hayat bu.

ve ayfer tunç ve murat gülsoy yorumlarını paylaştığın için çok teşekkürler zeynep. okuduğumuz kitaplar hakkında böyle tartışmalar varsa paylaşmak gerçekten çok faydalı oluyor.


Ne güzel oldu Kübra gerçekten...iyi ki de katıldın ve yazıyorsun.
Okumaya, yazmaya devam...hepimize iyi geliyor :)
Uzak doğu yazarlarına ve onların kaleminden çıkanlara benim gibi hayran olanlar için bu okuma grubunu başlatmak istiyorum.
Ya da henüz tanışmamış olanlar için güzel bir başlangıç olacağı düşüncesindeyim.
Ben başlıyorum.
Sevgiler, iyi okumalar.