Oldtimer - Klasik Okuma Grubu discussion

Bahar Karları (Bereket Denizi #1)
This topic is about Bahar Karları
68 views
Okuma arkadaşı arıyorum! > Bereket Denizi Serisi - Mişima

Comments Showing 1-37 of 37 (37 new)    post a comment »
dateUp arrow    newest »

Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Okuma Arkadaşı Arıyoruz!!!

Biliyorsunuz geçen sene grupla beraber Mişima Bereket Denizi Serisinin ilk kitabı Bahar Karları nı okumuştuk hep beraber. Daha okunacak 3 kitabı daha var serinin. Bilgen ve ben okumak istiyoruz ve katılmak isteyen olursa bu platformda yorumlarımızı paylaşalım diyoruz :)

Kimseyi çok yormamak ve sıkmamak için okuma planımızı aşağıdaki gibi yaptık:

Bahar Karları Şubat 2022

Kaçak Atlar Mart-Nisan 2022

Şafak Tapınağı Mayıs-Haziran 2022

Meleğin Çürüyüşü Temmuz-Ağustos 2022

Ağustos sonunda tüm seriyi bitirmiş olacağız. Var mı katılmak isteyen?


message 2: by Tuğçe (new) - added it

Tuğçe | 242 comments Merhaba dostlar, söz veremiyorum ama 3.ve 4. kitaplarda size eşlik etmek isterim :)


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Harika olur Tuğçe :)


Wehappyfew | 393 comments Selam, ikişer ay olması çok iyi olmuş. Bahar Karlarına şöyle bir tekrar göz gezdiririm ve devamına katılmak isterim. Bahar Karlarını gerçekten beğenmiştim. Süper oldu :)


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Oooh harika Wehappyfew...evet zaten okuma planlarımız yoğun, daha sıkışık bir takvim motivasyonunu bozuyor insanın


message 6: by Gözde (new) - added it

Gözde (ice_queen) | 422 comments Merhaba, ben de isterim katılmayı, bazı aylar geriden gelebilirim şerhini düşerek :)


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments :))) anlaştık Gözde


Pınar | 272 comments Ben de katılırım seve seve. Sanırım wehappyfew gibi hatırlamak için serinin ilk kitabına biraz göz gezdirmem gerekecek, sonra da devamında sizlere ayak uydurmaya çalışırım.


Bilgen (kibrit) | 572 comments aaa ne güzel birsürü okuma arkadaşımız oldu zeynep:) çok sevindim dostlar.


Ülkü Acar | 481 comments Aaaaa bu harika oldu işte! Ne zamandır seriye devam edeyim niyetinde olup bir türlü hayata geçirememiştim. Kaçak Atlar okumasından itibaren ben de varım :)


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments aaa ne güzel oldu yaw...aklımızı seveyim :)


Bilgen (kibrit) | 572 comments zeynepcim bahar karlarını okudun mu merak ettim. ben kaçak atları aldım ama ne zaman okumaya başlasam bilemedim. seninle aynı zamanlarda okusak keşke! senin planın nedir, ben sana uyayım.
bugün ilk cildi ne zaman okudum diye düşündüm. ben geçen yıl okudum sanıyordum. meğer 2020 ekimmiş! karakterleri hatırlamam için biraz okuyayım bari bu ara. ne çok zaman geçmiş ama anlatım dün gibi aklımda!


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Bilgencim, evet okudum ben Bahar Karları'nı...hazırım yani okumalara. Mart-nisan demiştik Kaçak atlar okuması için. Martta başlarım ben de.

Bahar Karları'nı beğendim ben de...evet akılda kalıcı bir anlatımı var sahiden de. Sanırım Honda üzerinden devam edecek ikinci kitap.


Bilgen (kibrit) | 572 comments kaçak atları okumaya başladın mı zeynep? ya da daha önce okuyan arkadaşlara sesleniyorum. bu imparator uğruna kendi canına kıyabilme fikri, ve bu ulvi amaç için yanıp tutuşma halleri kitabın sonuna kadar sürecek mi? ben kitabın yarısını geçtim ama ruhen yoruldum. bahar karlarındaki doğa tasvirlerinden, hukuki fikir çatışmalarından aldığım tat yok bu kitapta. acil desteğe ihtiyacım var!!!:):)


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Yok henüz başlamadım Bilgen ama çıkardım ortaya yanı başımda duruyor. Heran başlayabilirim...


message 16: by Tuğçe (new) - added it

Tuğçe | 242 comments Bilgen sana katılıyorum. Bu konuyla ilgili okuma veya izleme süreçlerinde empati de yapamıyorum, cok yadırgıyorum. :( ikinci kitap o şekilde ilerliyor. İlkinin tadı apayrı bence de. Ama özellikle dördüncü kitaptan umutluyum.


Bilgen (kibrit) | 572 comments arkadaşlar demiyim demiyim diyorum ama ben seriden çok fena soğudum. kitap yarım bırakma huyum hiç yok aslında. bakalım; belki siz okudukça belki ben motive olurum. yani inşallah!


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Ama Tuğçe'de senin gibi düşünüyor baksana. Benim başlayacak vaktim olmadı...ilk fırsatta yazacağım


Pınar | 272 comments Ben de ay sonuna doğru başlamayı planlıyorum, önden biraz grup okumalarına ağırlık vermek istemiştim. Bu ayın seçimleri gerçekten müthiş.
Çok üzüldüm Bilgen soğumana, benim de 2. kitapla ilgili beklentim çok yüksekti, tüh..


Ülkü Acar | 481 comments Bahar Karları'nı bitirirken serinin geri kalanında Honda'yla yeniden karşılaşıp bolca sohbet etmeyi umarak ayrılmıştım kitaptan. Kaçak Atlar'a henüz başşladım ve Honda'yla başlaması hoş bir jest oldu bana :) Benim de beklentim yüksek Pınar gibi (yorumları okumuş bulundum maalesef; genelde etkilenmemek ya da kendimi şartlandırmamak için okuma sonrasına saklıyorum yorumları okumayı)

Bakalım neler bulacağım (ya da bulamayacağım :) ; okuyalım, görelim.


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Merakla bekliyorum yorumlarını Ülkü...güzel başlıyor aslında ama sonra ben de Bilgen'in girdiği ruh haline girdim. Bir ara veresim geldi ve bir köşeye koydum şimdilik. Sizle beğenirseniz belki Bilgen ve ben de tekrar motive oluruz.


message 22: by Orkun (new)

Orkun  Kaan Şimşek (orkunkaansimsek) | 1 comments Merhabalar. Ben de Mişima'ya girmeyi düşünüyorum. Bir Maskenin İtirafları'nı aldım. Bereket Denizi serisi hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum, bu kitaptan sonra aklımda bu seri var.


Ülkü Acar | 481 comments Kaçak Atlar'ı bitirdim ve kesinlikle beklentimi karşıladığını söyleyebilirim. Bahar Karları'nı da beğenmiştim ve 4 yıldız almıştı benden lakin Kaçak Atlar benim için ilk kitabın önüne geçti.

Dolu dolu bir okuma oldu ve kimseyi sıkıp bunaltmadan söylemek istediklerimi toparlayabilirsem ne mutlu bana :)


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Yaw Ülkü, işte bu beklediğimiz :)

Ben, kitabın içindeki kitap da takılı kaldım daha :( Kutsal Rüzgar Birliği mi neydi? Çok zor geldi bana o metin. Bilmediğim bir dolu detay, isim...

Ne yapayım? Ne önerirsin?


Ülkü Acar | 481 comments Japon siyasi geleneğinin /yapısının tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildiği bir anlatıya yoğunlaşması ilgimi en çok çeken ve kaşlarımı kaldıra kaldıra okumama sebep olan tarafı oldu kitabın. İmparatorun bu kadar Tanrısal bir değere sahip olması, en yüce ahlakın somut örneği sayılması, insanın yaşamını imparator iradesine bağlaması gerekliliği vb. inanışlar , evet, okuyucunun tahammül sınırlarını zorluyor lakin şaşırtıyor mu? Bence hayır. Tarihin bir çok döneminde dini inançları ve ideolojik bağlılıkları çerçevesinde insanoğlunun “gözle göremediği Tanrı” yerine onun bir temsilcisini koyması ve ona sıradan insanın/vatandaşın/bireyin/tebaanın sahip olmadığı özellikleri atfetmesi ve olağanüstü yetkilerle donatması sadece Japon imparatorlarına geçilen bir kıyak olmadığı hepimizin malumu. Yönetimin bir hükümet tarafından yürütüldüğü bilgisine bakarak imparatorluğun artık sadece onur konuğu kıvamında bulunması ve bu değişimin kabul görmediği çevrelerde bir karşı çıkış hatta isyana dönüşmesini harika anlatmış bence Mişima.

O dönem dünyayı etkisi altında bulunduran ekonomik buhranın ülkesinin ekonomisine etkisini ve ülke yönetiminin bu durum karşısındaki zafiyetlerini güzel tartışmış. Özellikle ekonomik bunalımla ilgili bölümlerdeki tespitleri çok gerçekçi ve maalesef üstünden neredeyse bir yüzyıl geçmesine rağmen, bambaşka coğrafyalardaki bugünkü manzaraya çok benziyor olması da artık dönüp dönüp aynı şeyi yaşayan bir dünya halkları resmi oluşturmuyor mu kafada? Soylular Sınıfı adındaki zenginler takımının siyasi erk üstündeki etkisi ve gücü ne kadar tanıdık ve ne kadar da ‘sizde de mi böyle yahu bu işler, yok mu sistemin farklı işlediği bir tarih ya da toprak parçası?” şeklinde bir yılmışlık bırakmıyor mu insanın üstüne? Dolayısıyla buraya kadarki yazdıklarıma bakınca insanın içini açan bir şey yok tabi, okuyucunun ‘öfff, vallahi fenalık geldi’ diyerek motivasyonunu yitirmesi normal 😊


Ülkü Acar | 481 comments Zeynep wrote: "Yaw Ülkü, işte bu beklediğimiz :)

Ben, kitabın içindeki kitap da takılı kaldım daha :( Kutsal Rüzgar Birliği mi neydi? Çok zor geldi bana o metin. Bilmediğim bir dolu detay, isim...

Ne yapayım? N..."

Devam et ya da bırak gitsin diyemem ama şöyle anlatayım Zeynep:
Birinci kitap daha çok toplumsal gelenekler üzerinden gitmişti, Japon geleneğinin kişiler ve ilişkileri üzerindeki etkisi vs. Yine bu geleneğin başka kültürlerden (Batı) etkilenme biçimi, birey ve aile yaşamlarına yansımaları filan. Kaçak Atlar da bu tamamen Japon siyasi geleneği ve insanların bu geleneğe bağlılığı üzerinden yürüyor. Yoğun, çok yoğun bir siyasi anlatı var yani. Bu belki bir fikir verebilir :)


Ülkü Acar | 481 comments Honda’ya gelirsek … 19 yıl önce heyecanlı, düşünen, tartışan, itiraz eden bir Hukuk öğrencisiyken şimdi sadece aklı ödüllendiren bir meslekte duyguları değişmiş bir Honda var karşımızda. Akıl ve mantığa uymayan hiçbir düşünce biçimini onaylamamak üzerine kendini eğitmiş olmakla övünürken Iaso’da gördüğü gençliğe özgü gözüpek coşkunun gözlerini kamaştırması; 19 yıl önceki hayatına götürüp bir anlamda Kiyoaki’yle yeniden buluşturması onu akıl, mantık, duygular, düşler ve gerçeklik sarmalına yeniden itiyor ve Honda’nın o dünyadaki gezintisi yine keyifli bir okumaya dönüşüyor.


Ülkü Acar | 481 comments Son olarak, ilk kitaptaki yer ve manzara tasvirleri aynı güzellikte devam ediyor; yazar hakikaten çok özenerek yazmış bu kısımları, çok canlı bir ortam oluşturuyor ve hikayenin inandırıcılığını artırıyor bu betimlemeler kesinlikle. Kurgusu ve anlatım biçimi de kusursuz.

Okuduğum için mutlu olduğum kitaplardan biri oldu. Serinin kalanı için de heyecan yarattı. Bakalım nasıl ilerleyecek ?


Bilgen (kibrit) | 572 comments yorumlar için teşekkür ederiz ülkü. aslında yazdığın hemen hemen her cümlenin altına imzamı atabilirim ama nedense ben senin kadar keyif alamadım. ama motivasyon açısından yazdıklarını okumak çok iyi oldu:) umarım kaldığım yerden ben de devam edebilirim. kısa bir ara vermiş böylece...


Ülkü Acar | 481 comments Anlattığı her şeyin bu kadar gerçek olması beni çekti açıkçası Bilgen.
Yorumumu yazdıktan sonra Mişima'nın hayatına bir göz atma ihtiyacı duydum ve şaşırdım açıkçası. Çünkü kendisi de Japonya'nın modernleşmesine karşı olan aşırı milliyetçi bir kişilikmiş. Şaşırdım çünkü iki kitabında anlatıcı olarak böyle bir tavır koymuyor, taraf tutmuyor yani. İntihar ederek öldüğünü biliyordum fakat intihar aşamasına kadarki serüvenini bilmiyordum. (Yarattığı İsao karakterinde aslında kendisini anlatmış yani.) Taraf tutmamış, sürekli milliyetçilik pompalayan sloganvari bir tarza hiç başvurmamış; Japon imparatorunun iradesinin yüceltilmesi, bu uğurda isyanlar çıkarılması, intiharlara girişilmesini filan hiç güzellemiyor, okuyucuyu kendi inandığı şeyin doğruluğuna ikna etmeye çalışmıyor yani ve hikayesini çok güzel kurgulamış, çok da iyi anlatmış. Çok başarılı buldum.


Wehappyfew | 393 comments Kaçak Atlar'a başladım. İlk kitabı iyi hatırladığımı düşünüp pek bakmamıştım, benim gibi olan varsa ilk kitabın son bölümünü ( bölüm 55 sanırım) okuyup başlasa çok daha iyi olur bence. Özellikle son sayfa.


Wehappyfew | 393 comments Kitabı yarıladım, Ülkü'nün kurgu ve anlatım biçimiyle ilgili yorumlarına tamamen katılıyorum. İlk kitaptaki Honda ve babasının bazı konuşmalarını çok severek okumuştum. Biraz daha böyle bir içerik bekliyordum.

Birlikle ilgili bölümü isimlere takılmadan okudum, çok fazla ve gereksiz detaylar vardı bana göre, o kısmın sonlarına doğru hızlıca okunabilecek başarısız bir darbe girişimi var, oraları merakla okudum ve zaten kitabın geri kalan kısmı da yine bir darbe hazırlığı diyebiliriz. Bir de şu var zaten aynı şeyleri bir daha anlatıyor aslında.

Ben Ülkü'nün aksine bizi bir şeylere -bizi derken Japon toplumu muhtemelen :)- ikna etmeye çalıştığını hissediyorum. Bu kadar milliyetçi ve milliyetçiden de çok bir şeyin fanatiği olunan bir metin okuduğumu hatırlamıyorum. Gerçekten i-na-nıl-maz! Sanki Mişima, neden bu yola çıktığını anlatmak için kaleme almış gibi.

Tabi tartışmasız bir şekilde zarif bir anlatımı var. O yüzden merakla okuyorum, Japon tarihini bir yandan araştırması da keyifli oluyor.


Ülkü Acar | 481 comments Wehappyfew wrote: "Kitabı yarıladım, Ülkü'nün kurgu ve anlatım biçimiyle ilgili yorumlarına tamamen katılıyorum. İlk kitaptaki Honda ve babasının bazı konuşmalarını çok severek okumuştum. Biraz daha böyle bir içerik ..."

Ben gerçekten okurken bir şeye inandırılmaya çalışılıyormuş hissine kapılmadım, bilemiyorum belki dediğiniz gibi Japon olmadığım için üzerime alınmadım ama aslında yazarın tarzı okuyandan bağımsızmış gibi geldi; ister gelin ister gelmeyin der gibi bir hali var yani.

Japon toplumunda imparatora bağlılıkla kendini gösteren bir inanç geleneği var ve bu toplumun içinde de bu geleneğin bozulmadan devam etmesi için eyleme geçebilecek ve her şeyi göze alabilecek radikal gruplar var. Tarihinde de bu radikal grupların başarısızlıkla sonuçlanmış kimi isyana girişimleri olmuş. Açıkçası Kaçak Atlar'da bana çekici gelen şey işte tüm bunları deyim yerindeyse 'içlerinden birininden' dinlemek/okumak oldu. Tüm bunları tarafsız bir tarih anlatısından/ makaleden de okuyabilirim. Ya da daha eleştirel bir bakış açısıyla yazan bir yazardan (varsa) da okuyabilirim. Lakin Mişima'dan okumak ' bu kafanın ' tam olarak neye benzediğini tüm gerçekliğiyle gösterdiği için kıymetli bir okuma oldu benim açımdan.


message 34: by Wehappyfew (last edited Apr 09, 2022 03:22AM) (new) - rated it 4 stars

Wehappyfew | 393 comments Kaçak Atlar'ı bitirdim. Hala kitabın tüm temposunu aradaki diğer kitap bölümünün düşürdüğünü düşünüyorum.

Ama yarısından sonra gerçekten çok beğenerek okumaya başladım. Açıkçası beklemediğim bir yöne doğru gelişti. Hatta ikili konuşmalarda kendini öldürme eylemine karşı eleştiriler yer almaya başladı. O noktalarda artık " evet sadece tek taraflı bakmıyor" diye hissettim. Ülkü'nün şu söylediğine katılıyorum. "İçeriden birilerinden" olan biteni okuyabiliyor olmak, tarih olacak bir şeyi daha onu gerçekleştiren yapmadan önce okumak farklı bir duyguydu.

Bu arada devam edenler için söyleyeyim, ilk başlarda İsao'nun söyledikleri ve inandıkları insana biraz temelsiz geliyor. Sadece arılık, erdem ve imparator üzerine bir şeyler söylüyor ve hep aynı şeyi tekrar ediyormuş gibi. Ama sonlara doğru kendini açıkladığı bir bölüm var ve orada ilk kez İsao'yu anlayabildim. Bunu daha başında anlatmamayı neden seçtiğini anlayamadım yazarın. Çünkü fikren neredeyse hiçbir şey anlatmaya o ara kitapta sadece "seppuku" güzellemesi var gibiydi.

Son olarak; iki kitapta da beni en çok etkileyen ve bakışımı değiştiren noktalar hukuk üzerine konuşulanlar oldu. Mişima'nın hukukla bir geçmişi yok anladığım kadarıyla. Bu kadar nokta atışı bazı çıkarımlarda bulunabilmesine iki kitaptır hayran kalıyorum. Bir hakimin "geçerli hukuk" çıkmazında boğulmasını anlatabilmesi, doğal hukuku tartışması....Çok geniş bir bakış açısıyla anlatmış, sonlara doğru olan bölümleri özellikle çok beğendim.

edit : sanırım hukuk eğitimi almış, maliye bakanlığında çalışmasından önce.


Zeynep Haktanır Eskitoros | 691 comments Wehappyfew wrote: "Kaçak Atlar'ı bitirdim. Hala kitabın tüm temposunu aradaki diğer kitap bölümünün düşürdüğünü düşünüyorum.

Ama yarısından sonra gerçekten çok beğenerek okumaya başladım. Açıkçası beklemediğim bir ..."


Ah o diğer kitap...beni bitirdi işte :)


Bilgen (kibrit) | 572 comments herkese merhaba! seriyi okuyalım diye ısrar edip edip sonunda okumayı bırakanın ben olduğum gerçeği, beni üzüyor:(
okumalara devam ediyor musunuz? üçüncü kitap nasıl merak ettim


Ülkü Acar | 481 comments Ben Şafak Tapınağı’na başlayacağım Bilgen önümüzdeki günlerde. Mayıs ayında Suç ve Ceza’yı okudum; onun üstüne bir de Pachinko okumasına başladık bir okuma kulübünde, ikisi beklediğimden daha fazla zamanımı aldı. Hem O’Connor okumalarıma hem de Mişima ‘ya yeterli zaman bulamadım.

Lafı uzattım ☺️ kısacası ben devam edeceğim; Bereket Denizi servisini tamamlamaya kararlıyım 🙂


back to top