bizim büyük challenge'ımız discussion
Challenge 2025
>
Siren Yayınları tarafından basılmış bir kitap
date
newest »
newest »
message 1:
by
Sine
(new)
Dec 02, 2024 10:26PM
Mod
reply
|
flag
Yılın tamamlanan ilk maddesi. Bu yıl kitaplığımda bekleyen kitaplardan challenge maddelerine uyanların tamamını (mümkün olduğunca) bitirmeye karar verdiğim için( yeni yıl kararları 😊) bu maddeye uygun 2 kitabı okudum.
Temizlikçi Kadınlar İçin El Kltabı/Lucıa Berlin ve Postane Günlükleri/Vigdis Hjort
“Temizlikçi.. El Kitabı” bu maddeye yazmasaydım yılın geri kalanında okuyabileceklerimi düşünmeden çok iyi tavsiyesiyle “öykü kitabı” maddesine yazardım.
1/25
Postane Günlükleri - Vigdis Hjorth okudum. Kitap, kapağı, göz kanatmayan puntosu ve işlenişi ile beni çok tatmin etti. İskandinav edebiyatının puslu havasını ve yazarın okuyucuda tetikleyici hisler yaratmasını seviyorum, bunda çevirinin katkısı da büyük olsa gerek. Teşekkürler Siren, teşekkürler Challenge…
Dilin Yedinci Islevi - Laurent Binet. Bu challenge'in maddesine uygun bir kitap arastirirken arka kapagini gorup vuruldum. Okuyup bitirince bastaki etkinin devam ettigini soyleyemeyecegim ama ilginc bir metin, iyi ki okumusum.
Naif. Süper - Erlend LoeBir arkadaşım bu sana iyi gelir diyerek vermişti. Kahramanını tanımak istediğiniz kitaplar maddesi olsa ona sayardım :) Hem derin hem yormayan tatlı bir okumaydı
Tim O'Brien'in Taşıdıkları Şeyler kitabını okudum. Vietnam savaşında asker olarak bulunan yazar yaşadıklarını hikayeleştirmiş. Savaşan askerlerin duygularını, savaşın hissettirdiklerini anlatmış. Tavsiye ediyorum.
listedeki ilk maddemi Yeraltı Demiryolu ile tamamlamış oldum. öncelikle kendimi tebrik ediyorum ve listenin diğer maddelerinde başarılarımın devamını diliyorum :) aynı anda birden çok maddeye uyan kitapların hangisinin hangi maddeye uyarlanacağı benim için asıl challenge olacak gibi görünüyor yıl sonuna kadar. kitabın konusuna gelecek olursak "özgürlükler ülkesinde" bugünden çok da uzak olmayan geçmişte insanların özgürlük arayışının ne kadar zorlu bir mücadele olduğunu gözler önüne seriyor. tavsiye ederim.
Dip Akıntıları bu madde için güzel bir seçim oldu, Siren’den başka kitaplar da okurum bence ama kaydımız olsun burda😅
Yılın başından beri challenge'ın 15. maddesine kadar hiç ara vermeden, hatta araya başka kitaplar da sıkıştırarak gelmiştim ama Nisan başında bir anda reading slump dedikleri o tatsız döneme girdim. Daha önce Nickel Çocukları'nı okuyup çok sevdiğimden, bu süreçten çıkmak için bu maddeye atlayıp Colson Whitehead'den Yeraltı Demiryolu'nu dinledim. Zaman zaman tekrara düştüğünü düşündüğüm, Nickel Çocukları kadar etkilenmediğim ama konusu itibariyle herkesin okumasını isteyebileceğim bir kitap oldu. Bu yayınevindeki kitaplar gerçekten çok ilginç, farklı dünya edebiyatlarından çeşitli seçkileri var. Fırsat bulduğumda özellikle Pulitzer Ödüllü diğer iki kitabı da okumayı planlıyorum. Siren Yayınları ile tanıştığıma çok memnunum.
Uzun zamandır okumak istediğim nedense hep araya okunacak başka kitaplar girdiğinden ertelediğim Postane Günlükleri okudum. Postaneler sevdiğim zamanında çok vakit geçirdiğim mekanlardı. Üniversiteye geçtiğim sene dünyayı tanımak iletişime geçmek adına hem seyahat etmeyi öğrendiğim hemde çok fazla tanımadığım insanla yazıştığım/kartpostallar yoluyla kendimden mesajlar yolladığım bir seneydi. Postcrossing.com sayesinde yeni bir dünyayı keşfetmiş gibi olmuştum. Sonrasında postcrossing yapan bir kulübe dahil olmuş elimden geldiğince buluşmalara gitmiştim. Ülkenin her yerinden 12 den 72'ye insanla kartlaşma şansı bulmuştum. Son yıllarda hem posta ücretlerinin artması hem kağıt fiyatlarının yükselmesiyle bu hobiyi devam ettirmek çok zorlaşmıştı bende istemsizce uzaklaşmıştım.
Kötülemek gibi olmasın ama ulusal postamız felaket kötü çalışıyor. Pul sorunca surat asanlar, bununla mı uğraşacağız diyenler. Filetali ne demek bilmeyen postane görevlileri. Postalarımızdan rahatsız olup 'size sürekli bunları mı taşıyacağım? ayda bir toplar getiririm' diyen sonra kartları çalan 6 ay tek bir posta getirmeyen Cimere şikayet edileceğini postane müdüründen öğrenince yırtık pırtık halde kapıya bırakıp kaçan insanlar tat kaçırıyor tabi ki...
Demem o ki biraz yıpranmış ve kalbim kırılmış haldeydim.
Bu madde için bu kitabı seçme sebebim de kapağının inanılmaz yanıltıcı olması nostalji yaparak eski günleri yad eder, posta sistemi güzel çalışan Nordik ülkeden tatlı tatlı ıslık çalan tonton postacı amca hikayesiyle sakin bir okuma yaparım demiştim.
(Arka kapak kolay kolay okumam çok spoiler yedim daha önce)
Yayınevinin genel seçkisini biliyor olmama rağmen neden böyle ahmakça varsayımda bulunmuşum hiç bilmiyorum.
Yoğun etkileyici çarpıcı bir çağdaş roman. Hem kendimi hem çağımız insanlarının dertlerini gördüm ve dertlendim. Kitabın ilk yarısında odaklanmakta zorlanmış olmama rağmen zorla devam ettim. Son yarısı inanılmaz akıcı ve yağ gibi aktı desem yeridir. Sonlara doğru okurken beklenmedik bir gelişme ani bir dönüş bekledim milli maç izler gibi oldum. Herşey iyi sonuçlansın istiyorum ama inanmaya umutlanmaya cesaret edemiyorum duygusu.
Yazarın en tanınan eseri değilmiş sanırsam. Bir süre sonra belki cesaret edersem ya da yazı dilini özlediğim bir sabaha uyanırsam diğer kitaplarını da okumak isterim. Özgün bir dili var. Kendi sesi olan yazarları keşfetmeyi seviyorum.
Yine uzun uzun dert yandığım bir post olmuş buraya kadar okuyabilenlere teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu postları yazmak/sizin postlarınızı okumak challenge 'a tutunmama ertelememe yardımcı oluyor.
mervealessia wrote: "Bu postları yazmak/sizin postlarınızı okumak challenge 'a tutunmama ertelememe yardımcı oluyor.."
uzun yorumlar ve sohbetler benim de bu grubu sürdürme sebeplerimin başında geliyor. :)
uzun yorumlar ve sohbetler benim de bu grubu sürdürme sebeplerimin başında geliyor. :)
Bu madde için Colson Whitehead'in Yeraltı Demiryolu'unu seçtim. Güzel bir kitaptı. Amerika'yı kuran iş gücünün (kölelerin) yaşadığı envai çeşit kötülükleri anlatan bilgilendirici bir kitap olmuş. 9/10
Miruel Spark'tan Sürücü Koltuğu 'nu okudum. Akıcı bir kısa romandı ama kurgusu ve karakterler bana oldukça zayıf geldi.
Annem Öldü mü kitabı popüler ve her yerde karşıma çıkıyorken daha önce okumaya fırsat bulamadığım aynı yazarın Miras kitabını okudum. Yazarın çevirilen Postane Günlükleri eseri beklentiyi karşılamamış ama Annem Öldü mü için olumlu yorumları gördüm. Muhtemelen Annem Öldü mü ile devam ederim ama biraz bekletirim gibi görünüyor. Miras daki anne karakteri yeterince yorucuydu, buradaki anne ile tanışmaya henüz hazır değilim.
Bu madde için Kaplanın Karısı- Téa Obreht okudum. Başlarda içine girmesi zor, sonlara doğru da tıkanan bir kitap. Aslında bir kaç gerçeküstü öykü içiçe, sanki yazar birini seçip anlatsaymış daha iyiydi. Ama benim asıl merakım torunun yaşadıklarıydı ki oralar biraz yüzeysel geçilmişti.
Kaplanın Karısı ile bu maddeyi tamamladım. Çok iyi başlayan bir tempo giderek düşüyor. Balkanlara dair farklı bir roman okuyacağım için heyecanlandıydım. Biraz büyülü gerçekçilik biraz o olsun derken kötü bir masal hissiyle bitiyor. İyi yanları vardı ama genel olarak bıraktığı his buydu.
Bu madde için gördüğüm kadarıyla en çok okunan yazar olan Vigdis Hjorth olmuş. Ben de yazarın Miras ve Postane Günlükleri kitaplarını okudum. Miras aile dinamikleri üzerine çok vurucu bir kitaptı, 5 yıldız benim için. Ama Postane Günlükleri çok içine almadı.
Dilin Yedinci İşlevi yılı bu kitapla açmıştım. Dilbilim meraklıları için keyifli bir kurguydu. Okunacaklar listesine bir sürü madde ekleten bir kitap.
Books mentioned in this topic
Dilin Yedinci İşlevi (other topics)Yakınlıklar (other topics)
Nickel Çocukları (other topics)
Postane Günlükleri (other topics)
Miras (other topics)
More...
Authors mentioned in this topic
Vigdis Hjorth (other topics)Téa Obreht (other topics)
Muriel Spark (other topics)
Colson Whitehead (other topics)
Vigdis Hjorth (other topics)
More...










