Ali Dincer

Add friend
Sign in to Goodreads to learn more about Ali.


Loading...
Lewis Carroll
“I see nobody on the road,' said Alice. 'I only wish I had such eyes,' the King remarked in a fretful tone. 'To be able to see Nobody! And at that distance, too! Why, it's as much as I can do to see real people, by this light!”
Lewis Carroll, Through the Looking-Glass

Lewis Carroll
“The Unicorn's eye happened to fall upon Alice: he turned round rather instantly, and stood for some time looking at her with an air of the deepest surprise.
`What -- is -- this?' he said at last.
`This is a child!' Haigha replied eagerly, coming in front of Alice to introduce her. `We only found it today. It's as large as life, and twice as natural!'
`I always thought they were fabulous monsters!' said the Unicorn. 'Is it alive?'
`It can talk,' said Haigha, solemnly.
The Unicorn looked dreamily at Alice, and said `Talk, child.'
Alice could not help her lips curing up into a smile as she began: `Do you know, I always thought Unicorns were fabulous monsters, too! I never saw one alive before!'
`Well, now that we have seen each other,' said the Unicorn, `if you'll believe in me, I'll believe in you. Is that a bargain?”
Lewis Carroll, Through the Looking-Glass and What Alice Found There

Lewis Carroll
“I like the Walrus best,' said Alice: `because you see he was a little sorry for the poor oysters.'

`He ate more than the Carpenter, though,' said Tweedledee. `You see he held his handkerchief in front, so that the Carpenter couldn't count how many he took: contrariwise.'

`That was mean!' Alice said indignantly. `Then I like the Carpenter best--if he didn't eat so many as the Walrus.'

`But he ate as many as he could get,' said Tweedledum.

This was a puzzler. After a pause, Alice began, `Well! They were both very unpleasant characters--”
Lewis Carroll, Through the Looking-Glass and What Alice Found There

Lewis Carroll
“Bu,' diye düşündü Alice, 'hiçbir şeyin adının olmadığı koru olmalı. Oraya gidersem, acaba benim adıma ne olacak. Adsız kalmak hiç de hoşuma gitmez...çünkü o zaman bana başka bir isim vermek zorunda kalacaklar, bu da hiç kuşku yok ki çirkin bir ad olacak. Ama o zaman da eski adımı alan yaratığı bulmaya çalışırken ne eğlenirim doğrusu! Bu, insanların köpeklerini kaybettiklerinde verdikleri ilanlar gibi bir şey...Fırla* diye adıyla çağırdığınız anda hemen tepki verir, pirinçten tasması var...Biri karşılık verinceye değin karşınıza çıkan her şeye *Alice diye seslendiğinizi bir hayal edin! Ama akılları varsa buna karşılık vermezler!'
Böyle dolaşıp durduğu sırada birde baktı ki koruya varmış; pek serin ve gölgeli bir yerdi burası. 'Neyse, yine de bu da bir teselli,' dedi Alice ağaçların altına girdiği anda, 'bu kadar sıcaktan bunaldıktan sonra, bu şeyin, şeyin altına girmek...neyin?' diye devam etti, o sözcüğün bir türlü aklına gelmemesinin verdiği şaşkınlıkla . 'Yani demek istiyorum ki, bu şeyin altına...şunun altına, hani işte şu!' dedi elini ağacın gövdesine değdirerek. 'Acaba bu kendine ne ad takmıştır? Hiçbir adı olmadığından eminim...Yok canım, kesinlikle yoktur!'
Düşüncelere dalarak bir dakika öylece sessiz kaldı; sonra birden yeniden başladı. 'İşte şimdi gerçekten başıma geldi! Şimdi kimim ben? Elimden gelse hatırlayacağım! Kararlıyım, anımsayacağım!' Ne ki, kararlı olmasının ona çok da bir faydası olmamıştı, büyük bir şaşkınlıktan sonra tek söyleyebildiği, 'L, biliyorum, adım L ile başlıyor!' oldu.
Tam o anda bir Yavru Alageyik çıkageldi; o kocaman uysal gözleriyle Alice'e bakıyordu; ama hiç de korkmuşa benzemiyordu.
'Buraya gel! Buraya gel!' dedi Alice, elini uzatıp onu okşamaya çalışarak; fakat Yavru Alageyik irkilerek biraz geri çekildi ve tekrardan Alice'i seyretmeye başladı.
'Adın ne?' dedi Yavru Alageyik sonunda. Öyle yumuşak, tatlı bir ses tonu vardı ki!
'Keşke bilebilseydim!' diye aklından geçirdi zavallı Alice. 'Şimdilik hiçbir şey,' dedi hüzünle.
'Bir daha düşün,' dedi Yavru Alageyik, 'böle olmaz.'
Alice düşündü, ama aklına hiçbir şey gelmiyordu. 'Lütfen söyler misin, senin adın ne?' dedi Alice çekine çekine. 'Belki bu birazcık bana yardımcı olabilir.
'Birazcık ileriye gelirsen söyleyeceğim,'dedi Yavru Alageyik. 'Burada anımsayamıyorum.'
Bunun üzerine Alice, kollarını Yavru Alageyik'in yumuşacık boynuna sevgiyle doladı ve koru boyunca başladılar birlikte yürümeye; sonunda başka bir açık alana vardılar; Yavru Alageyik burada aniden havaya zıplayarak, kendini Alice'in kollarından kurtardı. 'Ben bir Yavru Alageyik'im!' diye haykırdı sevinç içinde. 'Aman Tanrım, sen bir insan yavrususun!' Yavru'nun o güzelim kahverengi gözlerine birden bir korku çöktü ve anında dörtnala koşup oradan uzaklaştı.”
Lewis Carrol, Through the Looking Glass

Lewis Carroll
“Kral'ın başında püsküllü kırmızı uzun bir külah vardı; perperişan bir yığın gibi çöküp kalmıştı; yüksek sesle horlayıp duruyordu; Tumbadız'ın deyimiyle neredeyse gırtlağı çatlayacaktı.
Çok ince ve düşünceli bir kızcağız olan Alice, 'Umarım bu ıslak çimende üşütmez,' dedi.
'Şu an düş görüyor,' dedi Tumbadik. 'Sence düşünde ne görüyor?'
'Kim bunu bilebilir ki!' dedi Alice.
'Tabii ki seni!' diye haykırdı Tumbadik, zafer kazanmışçasına ellerini şaplatarak. 'Seni düşünde görmeseydi eğer, nerede olurdun dersin?'
'Şu an olduğum yerde tabii ki,' dedi Alice.
'Olmazdın!' diye karşılık verdi Tumbadik küçümsercesine. 'Hiçbir yerde olmazdın. Sen hepsi hepsi onun düşündeki bir şeysin!'
'Ola ki Kral uyanacak olsa,' diye ekledi Tumbadız, 'bir mum gibi...o dakika...sönerdin!'
'Sönmezdim!' diye avazı çıktığınca bağırdı Alice öfkeye kapılarak. 'Üstelik ben onun düşündeki bir şeysem, siz nesiniz o zaman?'
'Aynısı!' dedi Tumbadız.
'Tıpkısının aynısı!' diye haykırdı Tumbadik.”
Lewis Carrol, Through the Looking Glass

year in books
Mert Yavuz
221 books | 41 friends

Kinjal ...
520 books | 4 friends

Sinan K...
4 books | 74 friends

Umut Oktay
65 books | 16 friends

Fırat Ö...
2 books | 51 friends

Yiğit T...
2 books | 50 friends

Aylin K...
0 books | 46 friends

Irene C...
1 book | 23 friends

More friends…



Polls voted on by Ali

Lists liked by Ali