76,079 books
—
282,657 voters
“تنفلت المواد من إدراك حواس الإنسان تدريجياً. لدينا مثلاً المعدن، قطعة الخشب، قطرة الماء، الهواء، الغاز، السعرات الحرارية، الكهرباء، الأثير الكونى. نسمي كل تلك الأشياء مادة، ونضع كل ما هو مادة تحت تعريف عام؛ مع ذلك، فليس هناك من فكرتان أكثر تناقضاً فيما بينهما من تلك التى نربطها بالمعدن، وتلك التى نربطها بالأثير الكوني.
حين نصل للأخير نميل على نحو لا إرادى تقريبًا لتصنيفه مع النفس أو العدم. لا يقيدنا سوى تصورنا عن تكوينه الذرى، وحتى هنا نطلب العون من تصورنا للذرة كشيء دقيق دقة متناهية وصلب الملمس وله وزن. لو دمرنا فكرة التكوين الذرى لن نعتبر الأثير ككيان بعد الآن، أو على الأقل، كمادة. وللحاجة لكلمة أفضل قد نطلق عليه روحانى. الآن تقدم خطوة لما وراء الأثير الكوني - تصور مادة أندر كثيرًا من الأثير، بقدر ندرة الأثير مقارنة بالمعدن، فنصل فورًا (رغم كل عقائد العلم...) لفوضى لا نظير لها - مادة ليست من جسيمات. إذ رغم إقرارنا بالدقة اللامتناهية للذرات، فإن دقة الفراغات بينها هى التى لا تعقل.”
―
حين نصل للأخير نميل على نحو لا إرادى تقريبًا لتصنيفه مع النفس أو العدم. لا يقيدنا سوى تصورنا عن تكوينه الذرى، وحتى هنا نطلب العون من تصورنا للذرة كشيء دقيق دقة متناهية وصلب الملمس وله وزن. لو دمرنا فكرة التكوين الذرى لن نعتبر الأثير ككيان بعد الآن، أو على الأقل، كمادة. وللحاجة لكلمة أفضل قد نطلق عليه روحانى. الآن تقدم خطوة لما وراء الأثير الكوني - تصور مادة أندر كثيرًا من الأثير، بقدر ندرة الأثير مقارنة بالمعدن، فنصل فورًا (رغم كل عقائد العلم...) لفوضى لا نظير لها - مادة ليست من جسيمات. إذ رغم إقرارنا بالدقة اللامتناهية للذرات، فإن دقة الفراغات بينها هى التى لا تعقل.”
―
“To look at a star by glances - to view it in a side-long way, by turning toward it the exterior portions of the retina (more susceptible of feeble impressions of light than the interior), is to behold the star distinctly - is to have the best appreciation of its lustre - a lustre which grows dim just in proportion as we turn our vision fully upon it.”
― Tales & Sketches - Volume 1: 1831-1842
― Tales & Sketches - Volume 1: 1831-1842
“Zekice bir kitap yazmışsın, Bon-Bon,” diye devam etti Majesteleri, dostumuzun omzuna, o verilen emri tam anlamıyla yerine getirdikten sonra bardağını bırakırken hafifçe, bilgiç bir tavırla vurarak. “Kesinlikle zekice bir kitap. Tam benim sevdiğim türden bir eser. Ancak özdeğe ilişkin tasarımın geliştirilebilir ve fikirlerinin pek çoğu bana Aristoteles’i anımsatıyor. O filozof en yakın tanıdıklarımdan biriydi. Onu hem korkunç huysuzluğundan, hem de pot kırmak gibi eğlenceli bir yönünden dolayı severdim. Bütün o yazdıkları arasında tek bir somut gerçek var ki, onun ipucunu da kendisinin absürdlüğünü sevdiğim için ben verdim. Pierre Bon-Bon, hangi yüce ahlâki gerçekten bahsettiğimi biliyorsun sanırım, değil mi?”
“Bildiğimi söyleyemem –”
“Evet! – Aristoteles’e insanların hapşırırken gereksiz fikirleri burunlarından dışarı attığını söyleyen bendim.”
“Bu –hık!– gerçekten de doğru,” dedi metafizikçi, kendisine bir bardak daha Mousseux koyarken ve ziyaretçisinin parmaklarına enfiye kutusunu sunarken.
“Platon’a da,” diye devam etti Majesteleri, enfiye kutusunu ve içerdiği iltifatı alçakgönüllülükle geri çevirerek, “Platon’a da bir zamanlar arkadaşça hisler beslemiştim. Platon’la tanıştın mı Bon-Bon? – Ah! Hayır, binlerce kez özür dilerim. Benimle bir gün Atina’da, Parthenon’da karşılaştı ve bana bir fikirden bunaldığını söyledi. Ona ο νους εδτιv αυλος‘yu* yazmasını önerdim. Bunu yapacağını söyleyip eve gitti, ben de piramitlere çıktım. Ama vicdanım beni bir arkadaşa bile olsa birine gerçeği söylediğim için kınadı ve apar topar Atina’ya geri dönüp ‘αυλος’yu yazarken filozofun sandalyesinin arkasında durdum. Kağıda parmağımla dokunarak ters çevirdim. Böylece cümle şimdi ‘ο νους εδτιv αυγος’** olarak okunuyor ve gördüğün gibi, metafiziğinin temel doktrini.”
“Hiç Roma’da bulundunuz mu?” diye sordu restaurateur, ikinci Mousseux şişesini bitirdikten sonra dolaptan büyük bir şişe Chambertin alırken.
“Sadece bir kez, sevgili Bon-Bon, sadece bir kez. Bir ara” –dedi Şeytan, sanki bir kitaptan okurcasına– “bir ara beş yıllık bir anarşi dönemi olmuştu ve o sırada bütün memurlarından yoksun kalan cumhuriyetin halkın seçtiklerinden başka yargıcı yoktu. Bunlar da yasal idari yetkiye sahip değildi – o zaman, Mösyö Bon-Bon – yalnızca o zaman Roma’daydım ve bu yüzden onun felsefesine ilişkin dünyevi bir tanıdığım yok.”
“Epicurus hakkında ne –hık!– ne düşünüyorsunuz?”
“Kimin hakkında?” dedi şeytan şaşkınlıkla, “Epicurus’ta kusur bulmak istiyor olamazsın! Epicurus hakkında ne düşünüyormuşum! Beni mi kastediyorsunuz bayım? – Epicurus benim. Diogenes Laertes tarafından adı anılan üç yüz bilimsel incelemenin herbirini yazan filozof benim.”
* Ruh bir flüttür.
** Ruh parlak bir ışıktır.”
― Bon-Bon
“Bildiğimi söyleyemem –”
“Evet! – Aristoteles’e insanların hapşırırken gereksiz fikirleri burunlarından dışarı attığını söyleyen bendim.”
“Bu –hık!– gerçekten de doğru,” dedi metafizikçi, kendisine bir bardak daha Mousseux koyarken ve ziyaretçisinin parmaklarına enfiye kutusunu sunarken.
“Platon’a da,” diye devam etti Majesteleri, enfiye kutusunu ve içerdiği iltifatı alçakgönüllülükle geri çevirerek, “Platon’a da bir zamanlar arkadaşça hisler beslemiştim. Platon’la tanıştın mı Bon-Bon? – Ah! Hayır, binlerce kez özür dilerim. Benimle bir gün Atina’da, Parthenon’da karşılaştı ve bana bir fikirden bunaldığını söyledi. Ona ο νους εδτιv αυλος‘yu* yazmasını önerdim. Bunu yapacağını söyleyip eve gitti, ben de piramitlere çıktım. Ama vicdanım beni bir arkadaşa bile olsa birine gerçeği söylediğim için kınadı ve apar topar Atina’ya geri dönüp ‘αυλος’yu yazarken filozofun sandalyesinin arkasında durdum. Kağıda parmağımla dokunarak ters çevirdim. Böylece cümle şimdi ‘ο νους εδτιv αυγος’** olarak okunuyor ve gördüğün gibi, metafiziğinin temel doktrini.”
“Hiç Roma’da bulundunuz mu?” diye sordu restaurateur, ikinci Mousseux şişesini bitirdikten sonra dolaptan büyük bir şişe Chambertin alırken.
“Sadece bir kez, sevgili Bon-Bon, sadece bir kez. Bir ara” –dedi Şeytan, sanki bir kitaptan okurcasına– “bir ara beş yıllık bir anarşi dönemi olmuştu ve o sırada bütün memurlarından yoksun kalan cumhuriyetin halkın seçtiklerinden başka yargıcı yoktu. Bunlar da yasal idari yetkiye sahip değildi – o zaman, Mösyö Bon-Bon – yalnızca o zaman Roma’daydım ve bu yüzden onun felsefesine ilişkin dünyevi bir tanıdığım yok.”
“Epicurus hakkında ne –hık!– ne düşünüyorsunuz?”
“Kimin hakkında?” dedi şeytan şaşkınlıkla, “Epicurus’ta kusur bulmak istiyor olamazsın! Epicurus hakkında ne düşünüyormuşum! Beni mi kastediyorsunuz bayım? – Epicurus benim. Diogenes Laertes tarafından adı anılan üç yüz bilimsel incelemenin herbirini yazan filozof benim.”
* Ruh bir flüttür.
** Ruh parlak bir ışıktır.”
― Bon-Bon
1 x 1 RP!
— 27 members
— last activity Jul 31, 2015 02:18PM
rolplay to your hearts desire, make discussions if you want.
Love RP
— 7 members
— last activity Sep 24, 2013 08:32PM
This Group has been dead since like July, so I'm dusting it out and remodeling, *PRESENTING THE NEW LOVE RP!!!!* BTW THX MARY FOR MAKING THIS GROUP IN ...more
-The Young Adult Challenge.
— 127 members
— last activity Jun 23, 2015 04:06PM
So, one day while rifeling through my group invites, I had an idea. Why not make a group that actually reads books? I'm only saying this because of mo ...more
Q&A with Dreamscape Covers
— 358 members
— last activity Sep 09, 2013 02:24PM
This is a cover art group specifically for Indie authors. If you're in need of cover art, please join. We also provide other services to authors, such ...more
evan’s 2025 Year in Books
Take a look at evan’s Year in Books, including some fun facts about their reading.
More friends…
Favorite Genres
Polls voted on by evan
Lists liked by evan









































