Sinem Ayan > Recent Status Updates

Because nobody comes back from the dead the same. You emerge always with a little bit of the underworld on you, the lesion, the scar, having seen unspeakable things.

Maybe this is just what it means to be a person. To constantly reckon with being a single being in one body. Maybe everybody sits up at night and creates arguments in their head for why they are the loneliest person in the world.

Toprak herkesi bağrına koşulsuz basarken yeryüzünde kalanlar neden böyleydi? Niye kendisinden olmayandan nefret ediyorlardı?

Bu memleket hep ikiye bölünmüştür. Siyaset yapmak istiyorsan böleceksin. Olmadı vatan bölünecek, diye korkutacaksın. Ancak böyle yiyebilirsin. Her türlü yiyebilirsin. Memleket malı deniz, yemeyen dokuz.

Hayal kırıklığı ölümden daha beter olmalı. Kimse birbirini hayal kırıklığına uğratmamalı. Umut etmek ne kadar güzelse, umudun kaybolması şu köprüden düşüvermek gibi bir şey.

Nerede olursam olayım, kıkır kıkır gülerken bulmak istiyorum ben kendimi.

Tutunacak bir şey arayan herkese kendilerine tutunmalarını tavsiye ediyorum. Biliyorum onun da sağı solu belli olmuyor ama yine de elimizdeki seçenekler arasında en iyisi bu, hem bakma hem eğlenceli de.

Insan istiyor ki her şey birbiriyle bağlantılı olsun, işaretleri takip ederek bir sonuca ulaşılsın ve o anda bir aydınlanma yaşansın. Ama olmuyor. Babalar ölüyor, ceplerinden yanan taşların fotoğrafı çıkıyor, sen o taşların yanına gidip oturuyorsun, saatlerce bakıyorsun ve evet bir sürpriz: bir bok anlamıyorsun

Insan istiyor ki her şey birbiriyle bağlantılı olsun, işaretleri takip ederek bir sonuca ulaşılsın ve o anda bir aydınlanma yaşansın. Ama olmuyor. Babalar ölüyor, ceplerinden yanan taşların fotoğrafı çıkıyor, sen o taşların yanına gidip oturuyorsun, saatlerce bakıyorsun ve evet bir sürpriz: bir bok anlamıyorsun

Insan vücudu tatile giderken ne bulursan tıkıştırdığın bir bavul gibi. Bir kere açtıysan bir dah katiyen aynı şeyleri içine sığdıramıyorsun.

Insan vücudu tatile giderken ne bulursan tıkıştırdığın bir bavul gibi. Bir kere açtıysan bir dah katiyen aynı şeyleri içine sığdıramıyorsun.

Yalnızca toplumun cinsiyetçiliğinin bir yansıması ya da bireysel olarak doktorların cinsiyetçiliğinin sonucu da değil. Bu olgu, tarihsel olarak tıp biliminin kendisinden bile daha eskidir; kökleri çok derinde olan kurumsallaşmış cinsiyetçiliktir.

Kurumsallaşmış cinsiyetçilik erkeklerin iktidarını destekleyen mevcut sınıf sistemi tarafından sürdürülüyor.

Düşmanımız yalnızca “erkekler” veya bazılarının bireysel erkek şovenizmi değil, bütün bir sınıf sisteminin kendisidir. Bu sistem, üst sınıf erkek şifacılarının kazanmasını mümkün kılmış ve bizi itaat etmeye mecbur etmiştir.

Birini sevdiğin zaman, onunla ilgili bir şey duyduğunda ya da onu gördüğünde kalbin daima küt küt atar. Bana göre her şey geçicidir; sevgi hariç. Fakat pratikte bunun artık önemi yok.

Öyle biri, öyle tek bir kişi yok. Sadece insanlar ve her insanın içinde bir tutam doğru insan var ama kimsede, bizim diğerinden beklediğimiz ve umduğumuz şey yok. Kusursuz insan diye bir şey yok ve o mutluluk veren, harikulade tek adam aslında hiç var olmadı. Sadece içlerinde ışık kadar moloz da olan insanlar...

Acılar sayesinde ıslah olduğumuz, daha iyi, daha bilge, daha dirayetli biri haline geldiğimiz doğru değil. İnsan soğuk, çok daha net ve kayıtsız oluyor. Kaderin ne demek olduğunu hayatta ilk kez gerçekten anladığımızda, neredeyse dinginleşiyoruz. Hem dingin hem de son derece tuhaf ve ürkütücü bir biçimde yalnız oluyoruz.

What is love in the end? Alabaster said. Except the irrational desire to put evolutionary competitiveness aside in order to ease someone else’s journey through life?

Her şey gibi bu da erkeklere mal edilmiş. Kahramanlık erkeklerin, kurban olmak kadınların kaderidir bu topraklarda.

Aslında hepimiz hiç tanımadığımız kadınların yerine geçeriz. Çünkü kadınların hikayeleri, yaşantıları hava gibi, su gibi dağılır etrafa ve biz bambaşka kadınlar, onların bir parçası oluruz. İster cahil ister alim, ister zengin, ister yoksul, ister aptal ister akıllı, ister dindar ister orospu. Bir kadının hikayesi bütün kadınların hikayesidir esasında. Gelir sizi bulur.

İnsan üzülünce gerekli gereksiz bin tane şey düşünmeli ki aklı kaçıp gitmesin. Hatırlamak, aklınızın binbir türlü düşünceye ve hatıraya dolanıp debelenip sizi terk edememesi demektir. Yoksa çıkar gider, kalırsınız dımdızlak. Öylesine "deli" diyorlar biliyorsunuz.

Acıyı işe yarar kılmak büyük uğraş gerektirir, özellikle de acı çeken kişi için.

Yara bere içindesin ancak birkaç gün içinde daha iyi hissedeceksin, daha iyi olması için genellikle önce canı yanar insanın.

Anne ve babanın söylemleri çocukların gerçeklik kavramını öyle bir biçimler ki bundan yakayı kurtarmak neredeyse imkânsızdır.

Zaman çok enteresan bir şey. Bazen her şey durdu sanıyorsun, bu acı hiç geçmeyecek sanıyorsun ama zaman seni dinlemiyor. Kendi bildiğini okuyup yoluna devam ediyor. Fırıldak gibi dönüyoruz uzayda, sabahtan akşama kadar tepemizden binlerce bulut geçiyor. Bizim acımız da tasamız da çok ufak, çok önemsiz zaman için

Biraz dah düşünüp taşınacak birkaç yılın bana faydası olurdu. Geri dönüp bakınca onunla konuşmadığımı o kadar çok şey var ki, inanamıyorum. Konuştuğumuz hiçbir şey yazılı kayda da geçmedi. Yaşadıklarımızın hepsi anı, peki ya anılar silinirse?

Sevmek ve sevgisinin kabul edilmesi, evet. Aslında gerçekten acı vericiydi onca basınçtan bir anda kurtulmak, sözcükleri yüksek sesle söylemek, onun da söylediğini duymak, onun tarafından sevilmek, bunlar öyle büyük ihtiyaçtı ki can yakmıştı.

Sally rooney evin barkın yıkılsın yeter artık ya😭😭😭

Arkadaşlarımla bile pek konuşmuyorum. Aklıma söyleyecek bur şey gelebiliyor ama diğer herkesin bakış açısından ne kadar sıkıcı olacağını düşünüp söylemiyorum. Fakat seninle konuşurken- sanırım, dürüst olmak gerekirse, biraz ilgileniyor görünüyorsun. O zaman da sana anlatmak istediğim şeyler yüzünden kendimi kaptırıp konuştukça konuşuyorum.

Biriyle konuşmaya çalıştığımda çoğu zaman gerçekten sıkıcıymışım gibi hissediyorum. Çünkü konuştuğum kişinin dalıp gittiğini, söylediklerimle hiç ilgilenmediğini fark ediyorum. O yüzden fazla konuşmuyorum genellikle sanırım.

Ne büyük acılar yaşanmış ne büyük nefretler birikmişti böyle. Bu halk tüm bunları hak edecek ne yapmış olabilirdi. Bu iyimserliğinden tiksinti duydu birden. Sanki hak edenler mi acı çekiyor