Kaptan HUK’s Reviews > Yukarıda > Status Update
Kaptan HUK
is finished
-Yediğin içtiğin senin olsun Feyzi nasıl bir tecrübeydi Yukarıda?
Harikaydı! Öyle ki Goodreads kitaplığının karanlıkta kalmış bir romanını daha gün ışığına çıkarıp okumalara açmanın gururuyla kaç gündür sokaklarda bahçede caddelerde ve evde dolanıp duruyorum.
-Demek öyle! Romanın ismi tuhaf,Yukarıda! Anlamı ne bu başlığın?
Çinhindi'nde bir dağ. Saymakla bitmez etnik gurup yaşıyor bu dağda. Her köy kendi kanunla
— Aug 05, 2025 07:37PM
Harikaydı! Öyle ki Goodreads kitaplığının karanlıkta kalmış bir romanını daha gün ışığına çıkarıp okumalara açmanın gururuyla kaç gündür sokaklarda bahçede caddelerde ve evde dolanıp duruyorum.
-Demek öyle! Romanın ismi tuhaf,Yukarıda! Anlamı ne bu başlığın?
Çinhindi'nde bir dağ. Saymakla bitmez etnik gurup yaşıyor bu dağda. Her köy kendi kanunla
4 likes · Like flag
Kaptan HUK’s Previous Updates
Kaptan HUK
is on page 375 of 376
Güncellemelerin sonunda romanın arka kapak (tanıtım) yazısının kalitesini de değerlendirmeyi planlıyorum 'taşındığım' hesapta. Bu yazı prova niyetinedir:
Arka kapak yazıları içeriklere çoğunlukla karşılık gelmez; ya zayıftır ya da uçmuştur. Yukarıda'nın arka kapağı çok güzel yazılmış! Abartı yok. Hatta az bile yazılmış. Sayfalar ilerledikçe soluklanma hızlanıyor. İçeriğe ilişkin satırlar bir yana, "roman sanatının kö
— Aug 02, 2025 09:04PM
Arka kapak yazıları içeriklere çoğunlukla karşılık gelmez; ya zayıftır ya da uçmuştur. Yukarıda'nın arka kapağı çok güzel yazılmış! Abartı yok. Hatta az bile yazılmış. Sayfalar ilerledikçe soluklanma hızlanıyor. İçeriğe ilişkin satırlar bir yana, "roman sanatının kö
Kaptan HUK
is on page 347 of 376
Sayfaları yavaş yavaş çevirerek ilerliyoruz. Son sayfa ufukta göründü. Solukları kesen sorgulamalarla Henri Lanvern portresi belirdi gibi. Az bir şey kaldı. Adamım Carlo yemekte, sokakta, evde Henri'yi uzun uzun Kadın gazeteciye anlattıktan sonra Henri'nin memleketine de gidin dedi. Kalktık gittik. Hem de hemen!
— Aug 01, 2025 02:33AM
Kaptan HUK
is on page 284 of 376
"Biz beden eğitimi öğretmenleri şunu çok iyi biliriz: İki atlet arasındaki gerçek farklılık psikolojidir, psikolojik enerjidir! Biri şampiyon olacak diğeri sıradan biri olarak kalacaktır. Kafanın içindeki bir şeydir bu. Henri psikolojik enerji doluydu. Yaşamak istiyordu, bu bok kuyusundan canlı olarak çıkmak istiyordu. Tek kelime konuşmadan hayvan gibi yürüyordu. Birçokları savaşı bıraktı. Beş altı günde öldüler."
— Jul 30, 2025 02:43AM
Kaptan HUK
is on page 244 of 376
Dedikodu yapmaya ihtiyacım var. Hiç takılma bana. Hayatına dön. Hava zaten sıcak. Bana bakma, ben yazdıkça serinliyorum:)
— Jul 28, 2025 01:58AM
Kaptan HUK
is on page 188 of 376
Fırsat çıkıp da yeri geldiğinde hiç kaçırmam derim ki anlama/kavrama gerektiren durumlarda Avrupalı sanılanın aksine güçsüzdür, cahildir, dolayısıyla sıfırı çeker ve ıskalar. Bilginin bilmekle bir ilgisinin yokluğunu bugün artık biliyoruz. Avrupa zihin demektir. Bu erkek kültüründe bilmeler, tanımalar hep zihinsel süreçlerle yapılır.
— Jul 26, 2025 08:57PM
Kaptan HUK
is on page 171 of 376
Geçende bir anlaşma yaptım dedim ki Kaptan Huk'ta bundan böyle 'sadece' alıntı yapacağım. Ama kardeşim kitaplar planladığım gibi durmuyor ki! Yukarıda romanı güncellemelere muazzam malzeme veriyor. N'apiğim ben şimdi, Çöl Kitabı gibi bu kitabı da mı taşınacağım yeni hesaba ayırayım. Okuyacak kitap bulamam ki! Güncellemelerde değerlendireceğim muazzam malzemeler var. İlerleyen saatlerde yayına geçeceğim. Olduğunuz yer
— Jul 26, 2025 05:53PM
Kaptan HUK
is on page 161 of 376
Medor
Medor bir kedi. Evinde kadın gazeteciye röportaj veren eski tüfek gazetecinin kedisi; fakat bu yaşlı adam kediye gıcık, öfkeyle bahsediyor ondan, sucuklarını gizli gizli yiyormuş ve rahat bırakıyormuş. Medor da gıcık yani! Beni Medor seçti diyor yaşlı adam. Çünkü benden herkesten daha kolay çalabileceğini biliyordu diyor. Üç gün pencerenin önünde dikilip durunca içeri almak zorunda kalmış.
Medor soğuktan korka
— Jul 24, 2025 01:42PM
Medor bir kedi. Evinde kadın gazeteciye röportaj veren eski tüfek gazetecinin kedisi; fakat bu yaşlı adam kediye gıcık, öfkeyle bahsediyor ondan, sucuklarını gizli gizli yiyormuş ve rahat bırakıyormuş. Medor da gıcık yani! Beni Medor seçti diyor yaşlı adam. Çünkü benden herkesten daha kolay çalabileceğini biliyordu diyor. Üç gün pencerenin önünde dikilip durunca içeri almak zorunda kalmış.
Medor soğuktan korka
Kaptan HUK
is on page 146 of 376
Hikaye Erkekler!
Yaşlı gazeteci röportajda sel oldu yağdı. Fransız sömürgesi Çinhindi'nde 1950'lerde savaş muhabirliği yapmış, yaşadıklarını evine gelen kadın gazeteciye sakinlikle anlatıyordu. Nasıl oldu anlayamadım! Bir ara gençlerden bahsediyordu. Savaşmak için her taraftan gençler geliyormuş. Hiç uğruna. Macerasına. Hatta geyiğine! Ölüm gençleri büyülermiş aslında! Bilmiyordum.
— Jul 23, 2025 05:11PM
Yaşlı gazeteci röportajda sel oldu yağdı. Fransız sömürgesi Çinhindi'nde 1950'lerde savaş muhabirliği yapmış, yaşadıklarını evine gelen kadın gazeteciye sakinlikle anlatıyordu. Nasıl oldu anlayamadım! Bir ara gençlerden bahsediyordu. Savaşmak için her taraftan gençler geliyormuş. Hiç uğruna. Macerasına. Hatta geyiğine! Ölüm gençleri büyülermiş aslında! Bilmiyordum.
Kaptan HUK
is on page 117 of 376
Kışlık roman. Fazlasıyla odak istiyor. Arka kapaktaki "serüven" kavramına aldandım. Yazları serüven harika okunur! Yukarıda romanı tamamen diyaloglar üzerine kurulmuş. Fransızların sömürgesi Çinhindi'nde 1950'lerde çevirdiği karanlık dolapların anlatısı yapılıyor. Kadın gazeteci,Tayland'da film ekibini terk edip ortalıktan kaybolan yönetmen Henri Lanvern'in akıbe
— Jul 23, 2025 01:37AM
Kaptan HUK
is on page 117 of 376
Yukarıda kışlık roman. Fazlasıyla odak istiyor. Arka kapaktaki "serüven" kavramına aldandım. Yazları serüven harika okunur! Roman tamamen diyaloglar üzerine kurulmuş. Fransızların sömürgesi Çinhindi'nde 1950'lerde çevirdiği karanlık dolapların anlatısı yapılıyor.
— Jul 23, 2025 01:15AM
Comments Showing 1-4 of 4 (4 new)
date
newest »
newest »
Sıradışı bir inceleme- yorum, kaleminize sağlık! Romanlarda anlatılan " insan " vurgunuz düşündürücü, Henri'yi tanımak isterdim...
Teşekkür ederim Lina!O yazıda sıcağı sıcağına yorum yapıyor Feyzi.
Henri Lanvern tanınacak biri. Aramızdan biri çünkü. Yıldızları tanıyamayız. Henri'nin biz müsfettelerden farkı, coşkulu yaşaması. Henri Lanvern hisleriyle, sezgileriyle, duygularıyla, meraklarıyla hareket edip coşkulu yaşıyor. İnsanların hayatlarına dokunuyor ve gidiyor. Kelebek gibi. Durmak bilmiyor. Çinhindi Savaşına "acaba şanslı biri miyim" diye gidiyor. Heyatla ilgili soruları var tabii. Sürekli okuyor.
Fakat okur Henri'yi Kadın gazeteciye konuşan yedi kişinin anlattıklarıyla tanıyor. Hepsi kendi Henri'sini anlatıyor.
Ama tabii bu anlattığım plan romanın sonunda çok farklı yerlere gidiyor.
Yukarıda'yı okursan sana uyarım, detay dolu sayfaları 'ne anladıysam kar' anlayışıyla okuyun. Senaryoda yeri yok o sayfaların. Okuma ayarları yapman gerekiyor yani. Talebeler gibi her gördüğünü anlamaya kalkışırsanız sınıfta kalırsınız. Küfür yemek de istemem:)


-Anlaşıldı. Yukarıda'nın kapağını yıllar sonra gördüğünde neyin çağrışımını yapacak sende?
Sevgi!
-Emin misin? Savaş romanında sevgi?
Aaa bu çok özel bir sevgi Nilüfer. Erkek sevgisi!
-Ne diyosuuun! Vay vay vay! Erkek sevgisini ilk defa duyuyorum. Anlatsana.
Yukarıda, savaş koşullarında insan kalmanın romanı. Ama romanda sevgi teması örtük, sevginin lafı bir yerde geçiyor; askerin biri insanların birbirini kestiği savaşı anlatırken "aslında biz Yukarıda seviyorduk" diyor. Ama tabii bu söze gelene kadar karakterlerin sevgiyle hareket ettiklerini okuyoruz. Yukarıda öğretmenler, komutanlar, yerliler insanlık dersi veriyorlar; ölümüne sahip çıkıyorlar birbirlerine.Dolayısıyla askere "hadi ordan" diyemiyorsun.
-Hmmmm erkek sevgisi enteresanmış! Güncellemelerde Henri Lanvern'den çok bahsettin. Kim bu adam? Romandaki anlamı ne?
Henri Lanvern film yönetmeni. Tayland'da ekibiyle çekim yapıyor. Sonra birileri gelip Henri'yle görüşüyorlar. Sonra Henri ekipten izin isteyip gidiyor. Gidiş o gidiş. Kayıp. İzine bir daha rastlanmıyor. Savaş bittiğinde Kadın gazeteci Henri vakasını araştırıyor. Henri'yi bilen kim varsa-aktör, Albay, savaş muhabiri, kurgucu, asker, balıkçı, rahip- röportaj yapıyor. Kadın gazeteci bu görüşmelerle Henri Lanvern portresini parçalarını birleştiriyor. Romanın görünür tarafı böyle.
-Görünmeyen tarafı da mı var?
Aaa tabii var şekerim! Henri diye aslında insan anlatılıyor romanda. Aklıma geldi sana kaç zamandır soracaktım: Sen hiç hayatında insan gördün mü? Ben görmedim açıkcası.
-Karşında duruyor bir tane!
Ben insandan bahsediyorum Nilüfer senden değil.
-Aaa şuna bak, benim neyim eksik ki! Peki nasıl bir şey bu insan yürüyor, görüyor senin benim gibi bir şey değil mi?
Bilmiyorum. İnsanı romanlardan okuyorum. Nesli tükenmiş canlı türlerini ansiklopedilerden okur gibi.
-Yukarıda'ya gelelim lütfen.
Henri sorgusu yapan Kadın gazeteciye röportajda konuşanlar durmaksızın savaşı anlatırken aslınrda insanı anlatıyorlar dedik. Fakat romanı bu anlamda okumak 'okuma ayarları'na bağlı: Ne anlatıyor ışığında içerik odaklı okunduğunda, başka deyişle cambaza baktığında romanın ortamı bir savaş anlatısı. Hele Albayın anlattıkları, takip etmenin imkanı yok; oparasyonlardaki ilişkiler ağını anlatıyor. Romanlarda böyle gereksiz detaylara, anlamını vermeyen paragraflara sıklıkla rastlanır, yapılacak tek şey bu bataklık paragrafları pas geçmek, aksi durumda romandan sağ çıkamazsın!
-Bu romanda cambaza baktığında savaş anlatısını okumak zorunda kalacaksın diyorsun. Peki sen nereye bakıyorsun?
Kargalara bakıyorum! Sen iyi misin Nilüfer? Ne demek nereye bakıyorum? Dalga geçiyorsan söyle de birlikte gülelim. Lafa bak!
-Affedersin Feyzi. Dalgınlığıma geldi.Biraz sinirliyim. Cambaz deyince koptum! Hahahaha! Hadi toparla kendini! Sorular geliyor: Beğendiğin karakter var mı?
Karakterlerin hepsine bayıldım. Kadın gazetecinin iç sesi muazzam; tanıklığını yaparken bile kendimi şanslı hissettim. Henri'nin ekipteki en iyi arkadaşı Aktör, konuşma tarzı müthiş, her birine makale lazım! Kafa karıştırıcı casus Albay! Henri'nin kurgucusu Vietnamlı Carlo; acı hatıralardan ötürü durmaksızınn gülüyordu! Evet bu güzel adama bayıldım! Henri'nin çocukluk arkadaşı balıkçı Dédé ve rahip ve asker.
-Etkilendiğin sahneden bahseder misin?
Hangi birini anlatsam ki! Henri'nin ekipteki yardımcısı Aktör, Kadın'a röportaj veriyor. Düzeyli bir diyalog! Fakat Aktör aralıklarla abuk subuk konuşuyor. Seni geberteceğim diyor mesela. Kadın geriliyor haliyle! Aktör sonra sonra fark edince "rahat olun, prova yapıyorum" diyor. Dédé Kadın'a anlatıyor: Dédé'nin teknesinde Henri film çeviriyor. Henri çekilecek sahneyi bütün ekibe anlatıyor. Normalde sahneyle ilgili kişilere anlatılır. Ama Henri insanı eşek yerine değil de insan yerine koymayı 'yaşantı' yaptığı için bütün ekibi işe dahil ediyor. İşlerdeki bu yabancılaşmayı çok iyi bilen Dédé, Henri'nin çalışma tarzından etkileniyor. Bunu Henri'ye söylüyor. Henri de "savaştayken komutanım böyle çalışırdı, hepimizi işe dahil ederdi, ben burada komutanımı taklit ediyorum sadece" diyor. Çok sahne var çok!
-Çeviriye söylemek istediğin bir şey var mı?
Dökülüyordu diyemem. Anladın? Yukarıda diyaloglar romanı, haliyle konuşma diliyle yazılmış. Konuşmalardaki duygu aksiyonları bazen verilemiyor. Sanırım yanlış kelime tercihleri yapılmış. Mesela Eski Tüfek olsun Rahip olsun bu yaşlılar Kadın gazeteciye "yavrucuğum" diye hitap ediyor. Bu hitap benim bildiğim Türkçede argodur. Mesela biz Türkler konuşurken 've' kullanmayız. Çeviriye bakılırsa Fransızlar 've'siz konuşamıyorlar. Böyle işte.