Luis de Miranda
Born
Portugal
|
30-Second AI & Robotics: 50 key notions, fields, and events in the rise of intelligent machines, each explained in half a minute
—
published
2019
|
|
|
Being and Neonness, Translation and content revised, augmented, and updated for this edition by Luis de Miranda
by
—
published
2012
—
4 editions
|
|
|
Who Killed the Poet?
by
—
published
2011
—
7 editions
|
|
|
ذاكرة روبن
by
—
published
1998
—
4 editions
|
|
|
A new life is possible - Deleuze and crealism
—
published
2009
—
2 editions
|
|
|
Paridaiza : Ou Le Jour de l'Amour
—
published
2008
|
|
|
Ego trip la société des artistes sans oeuvre
—
published
2003
—
2 editions
|
|
|
Ensemblance: The Transnational Genealogy of Esprit de Corps
|
|
|
Philosophical Health: Thinking as a Way of Healing
by |
|
|
Being and Neon: Littérature
|
|
“Sen ve ben başkalaşıma uğrayan canlılarız. Sırf birbirimizin yanağını okşamak için, sen benim kulağıma, bugünün miğferleri çiçeklerle süslenebilir ve kaderin askerleri ille de öldürme amaçlı gelmeyebilirler, diyebil diye insan biçimine bürünüyoruz.
Güzel ve şanlı bir kaderimiz var, Ophelia; farklı yollardan zafere ulaşacak.
Bir çıngıraktım bugüne kadar, artık bana bir miğfer olmak kalıyor.
Eskiden ceplerim bilyelerle doluydu; ceplerimden taşlar, dökülürlerdi ve bolluk bana karşı konulamaz gelirdi – oyun böyleydi. Kimse bir yüreğin nelere kadir olduğunu bilemez.
Dün bir kutu kibrit aldım ve elimde salladım.
Kulak kesildim, şaşırmak amacıyla. Sanki saman fetüsleri arasında bir rekabet yaşanıyordu, yine de hiçbir kibrit çöpü onlara gönderdiğim ritimden, kutu yüzünden kaçamıyordu. Her biri de kendi kafasını yakmayı hayal ediyordu, belki.
Beklemek ya da beklememek.
Gelin, geçmişin gölgeleri, bana bir dondurma alın. Ben de neredeyse, tek başıma, senden uzakta, kibritlerin arasında sürekli mücadele halinde geçirdiğim yazları düşünerek eriteyim onu.
Yanmak ya da yanmamak.
Sen, altın rengi yılanların geçidi, düşsel heykel, deli bir arzunun yayılımı ve benim ülkem.
Başkalarının sessizliğinde çok fazla hüzün görüyordum. Aşktan asla kaçmamalı; böyle bir şey ağacın nihilizmine benzer: Sonbaharda döküleceklerini düşünerek, ilkbaharda yaprak çıkarmamak. Zaman biçimleri ve renkleri değiştirir.
Kimileri ondan kumaş yaptılar, durmaksızın, tekrar tekrar dikmek gerekiyor.
Bazıları da bir uyku yarattı ondan; bu nedenle kıpır kıpır geceleri, bir inanıyorlar bir inanmıyorlar.
Seninleyken, oturup da kendime; bir kırılma, beklenmedik bir değişiklik, bir çatlak, şimdinin keşfi için ne yapmalı, diye sormayacağım.
Çünkü biz seninle uzamı açtık.
Bütün yaşamsal denizlerden geçerek akan bu nehrin üstüne, yıkıntılarımızdan bir köprü diktik.”
―
Güzel ve şanlı bir kaderimiz var, Ophelia; farklı yollardan zafere ulaşacak.
Bir çıngıraktım bugüne kadar, artık bana bir miğfer olmak kalıyor.
Eskiden ceplerim bilyelerle doluydu; ceplerimden taşlar, dökülürlerdi ve bolluk bana karşı konulamaz gelirdi – oyun böyleydi. Kimse bir yüreğin nelere kadir olduğunu bilemez.
Dün bir kutu kibrit aldım ve elimde salladım.
Kulak kesildim, şaşırmak amacıyla. Sanki saman fetüsleri arasında bir rekabet yaşanıyordu, yine de hiçbir kibrit çöpü onlara gönderdiğim ritimden, kutu yüzünden kaçamıyordu. Her biri de kendi kafasını yakmayı hayal ediyordu, belki.
Beklemek ya da beklememek.
Gelin, geçmişin gölgeleri, bana bir dondurma alın. Ben de neredeyse, tek başıma, senden uzakta, kibritlerin arasında sürekli mücadele halinde geçirdiğim yazları düşünerek eriteyim onu.
Yanmak ya da yanmamak.
Sen, altın rengi yılanların geçidi, düşsel heykel, deli bir arzunun yayılımı ve benim ülkem.
Başkalarının sessizliğinde çok fazla hüzün görüyordum. Aşktan asla kaçmamalı; böyle bir şey ağacın nihilizmine benzer: Sonbaharda döküleceklerini düşünerek, ilkbaharda yaprak çıkarmamak. Zaman biçimleri ve renkleri değiştirir.
Kimileri ondan kumaş yaptılar, durmaksızın, tekrar tekrar dikmek gerekiyor.
Bazıları da bir uyku yarattı ondan; bu nedenle kıpır kıpır geceleri, bir inanıyorlar bir inanmıyorlar.
Seninleyken, oturup da kendime; bir kırılma, beklenmedik bir değişiklik, bir çatlak, şimdinin keşfi için ne yapmalı, diye sormayacağım.
Çünkü biz seninle uzamı açtık.
Bütün yaşamsal denizlerden geçerek akan bu nehrin üstüne, yıkıntılarımızdan bir köprü diktik.”
―
Is this you? Let us know. If not, help out and invite Luis to Goodreads.





