Hızlı yürü. Bir önceki adımının izini silmeden adım atma. Dur biraz. Bekle, olur mu? Beklemekte iyisin. Yavaşla.
Nefes al. Aklına gelmeyen kelimeleri düşün. İzlemeyi bırak. Pozisyonunu al.
Hoşuna gitmeye başladı mı? Öyleyse, fırlat!
Sapandan taş fırlatmak kolay değil. Sivri köşeleri olsa da elini kesmeyen taşı seçmelisin. Lastik, çekebileceğin kadar yumuşak, taşı itecek kadar sağlam olmalı. Elin, taşı tutmayı ve taştan bir an önce kurtulmayı ölesiyle istemeli. Taşı göğsüne dokunabileceği kadar kendine çekmeli, bir daha göremeyeceğin kadar uzağa fırlatmalısın. İstedin ve yaptın.
Hoşuna gitmeye başladı mı? Öyleyse, fırla!
Sapandan fırlattığın taşla yarışmayacaksan anlamı yok. Uzun yolculuklarda camdan dışarı baktığında gözünün seçemediği direkleri, tarlaları, elektrik tellerini, bulutları gör. Aklında. Taşın ardından öyle koş. Yanından geçtiğin hiçbir şeyi göremeyecek, rüzgârın kulaklarını senden almasından korkacak kadar hızlı. Taşı görebilecek ama onu geçmeyecek kadar yavaş.
Sonunda, taşın parçaladığı cam kırıklarının üstüne düş. Bu zevki hak ettin.
Published on January 03, 2022 13:33