Ezgi Kim?

Şimdi şu aşağıda olan sahneyi yaşamayan çift yoktur, yaşamamışsa zaten çift olmayı becerememiştir zaten... “Ezgi kim? Kim bu orospu Ezgi!!!!”
Öncelikle böyle bir şeyi sormaya tabii ki hakkımız var be! Aramızda bir anlaşma var! Biz sevgiliyiz artık senin hayatın benim hayatım; doğal olarak senin Ezgi’n, benim Ezgi’m!Tabii bir de insanlar zannediyor ki, iki sevgili kanepede sevişmeye beş dakika kala bir halde, aşktan gözleri dönmüş bir şekilde birbirlerini okşarlarken, telefon çalıyor, Ezgi adını duyuyor ve kıyamet kopuyor! Böyle bir hikâye olabilir mi? Her olay gibi bunun da bir geçmişi var tabii…

Önce bu Ezgi'nin adı, adamın telefonunda oldukça sık görülmeye başlıyor. Bir kere azmine hayran kalıyorsun kızın, her yerden ulaşma çabaları falan… Her yerden ama hiç boşluk bırakmadan! Ardından ‘Ya sabır!’ diyorsun, ‘Şimdi kavga çıkarmayayım telefonunu karıştırdığımı anlar, bir daha değiştirir şifreyi, bulana kadar imanım gevriyor zaten!’Ve sonra bir gün kahramanımız dışarıda, arkadaşlarıyla sosyalleşirken, (kendisi buna sosyalleşmek diyor; ben olaya amı götü dağıtma olarak bakıyorum...) Bu Ezgi yanlarında bitiyor! Gene susuyorsun, çünkü bu kez, 'Hah tamam iki kez dışarı çıktım zindan ettin bana her şeyi, tamam artık sen de çıkmıyorsun!' diyecek diye korkuyorsun.

Sonra bu Ezgi denen kız, gecenin ikisinde arıyor yaa, gecenin ikisi diyorum dikkat ettiysen!!! Kızım senin başına ne gelmiş olabilir de benim sevgilimi gece yarısı arıyorsun? Uyuşturucu baronları mı evini bastı? Akrabalarından dayak mı yiyorsun? Sokakta mı kaldın? Kapkaç mı yaptılar sana ne oldu da, aranızda nasıl samimiyet var da bu adamı gecenin ikisinde arıyorsun yahu! Terbiye Ezgi’cim, sadece birazcık terbiye!  Sonra tabii ki surata surata kükrerim. Bu kadar mı başına vurdu be kızım. Gecenin ikisinde sevgilisi olan adam aranır mıymış; hali hatırı sorulur muymuş, manyak mısın sen?
Hayır, bir de şöyle bir durum var kızlar! Aslaaaa kıskanç olduğunuzu adama söylemeyin! Sonra sizin her şeyinizi ona bağlıyor. 'Şimdi canım, sen kıskanç olduğun için.....' 'Kıskanacaksın yine olay çıkartacaksın bilmem ne....' Lan, beyinsiz beni gecenin ikisinde Abdullah diye biri arasa, telefonumu o Abdullah'ın nerelerinden çıkartırsın sanki seni bilmiyoruz. Yedi cihana eşcinsel olduğunu söyleyen çocuğu öptüm diye haftalarca kıyameti kopardın ya! Vine'da tipi güzel çocuklara like veriyorum diye kendini yerden yere attın be adam! Bunları konuşmuyoruz hiç, varsa yoksa benim kıskançlıklarım. Ama işte, kabullendik ya kıskanç olduğumuzu hemen vurun Pargalı’ya!
Kural belli, 'Tatlım, kıskançlık sadece kendine güveni olmayan kadınların işidir...' bunu telefonunu kurcalarken söylersen de olur. Ağzından bu çıktı mı seni sonsuza kadar öyle zannediyor.

Kızın varlığını adamın anılarından bile sildirdim. Bir daha görmeyeyim o telefonunu Ezgi, böyle sürtüklüklerin âlemi yok. Belli ki iyi bir arkadaşımızsın ama ayıp canım benim! Gerçekten ayıptır ya!Kükreme mevzusuna bir daha dönersek eğer; Kükrerken iğrenç görünüyoruz büyük ihtimalle ama o sinmiş, pısmış halinizi de izlemek gibisi yok. Adam ufacık kalıyor ya, boncuk boncuk bakıyor, ‘Keşke o telefonu yeseydim de bu anı yaşamasaydım!’ diye.

Yani demem odur ki Ezgi kim diyorsak, bu Ezgi kim onun da hesabı verilecek o kadar!
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on November 27, 2013 07:15
No comments have been added yet.


PuCCa's Blog

PuCCa
PuCCa isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow PuCCa's blog with rss.