Oldtimer - Klasik Okuma Grubu discussion

Geubumuzun Mayıs ayı Türk klasiği okuması olan Ayla Kutlu'nun Sen de Gitme Triyandafilis isimli eserine ilişkin yorumlarınızı bu başlıkta paylaşabilirsiniz.

arkadaşlar kitabı edinemediyseniz veya planlarına uyduramadıysanız bir daha düşünün derim. ben okumaya başladım. henüz iki öykü okudum. sen de gitme triyandafilis filmi de çekilen daha popüler bir öykü ve onu da çok sevdim. fakat ikinci öykü "altın" beni derinden etkiledi. yirmi sayfalık bir öykünün gözlerimi yaşartması beni de şaşırttı açıkçası. çok çok beğendim.
bu ay benim için öykü okuma ayı oldu. o'connor iyi insan bulmak zor ile başladım. ayla kutluyla devam ediyorum. halimden de çok mutluyum:)

Ben kütüphaneden bulamadim pdfi de yoktu bulursam okurum teşekkürler Bilgen

Kitabı öneren bendim ve seçildiği için çok mutluyum. Yarısına geldim, bugün okumayı bitiririm muhtemelen.

Bilgen ile aynı duyguları paylaşıyoruz. Kitaba da adını veren ilk öyküden sonra daha güzeli olamaz derken Altın isimli öykü ile çarpıldım kaldım. Okuduğum kadarıyla hikayelerin kadın odaklı olması oldukça hoşuma gitti. Kitap 1990 yılı Sait Faik Hikaye Ödülünü almış ki sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum.

Ayla Kutlu ihmal ettiğim bir yazar. Tüm kitaplarını okumak istiyorum. Bitirince bir şeyler daha yazacağım. Herkes okusun istiyorum bu hikayeleri :-)

kütüphanede ben de bulamadım kitabı. bu ayki kitapların hiçbiri nedense yoktu. halbuki yazar sait faik ödülü de almış. ama ihmal edilmemesi gereken bir yazar o kesin.
ne zarif ne duygulu kadın hikayeleri bunlar böyle. okudukça daha da seviyorum!

Bitirdim, ne kadar övsem az kalacak. Her öykü birbirinden güzel. Hikayelerin kadın odaklı olmasını mı övsem, anlatım diline mi hayran kalsam, yazarın memleketi İskenderun'un yapısının ve doğasının metinlere yedirilmiş olmasını mı beğensem bilemedim :)

Türk edebiyatının en güzel öykü kitaplarından biri bu eser. Soran herkese tavsiye edeceğim.

o kadar sevdim ki, bitirmeye kıyamadım. yavaş yavaş sindire sindire okudum. bütün öykülerin keyfi ayrıydı. ama altın ve can kuşu en sevdiklerim oldu. özellikle altın öyküsünde hayatlarının en başında ve en son sonunda iki kadının bağı beni çok etkiledi. plainzt çok güzel ifade etmiş: çarptı gerçekten:)
öyküler hakkında yorumum fazla spoiler olacağı için şimdilik paylaşmıyorum. ama yazarın öyküleri hakkındaki yorumunu merak ettiniz mi okurken? bilgi baskısının sonunda yazar ile söyleşi var. orada yazar altın ve can kuşunu diğerlerinden ayırmış. gerçekle düş düzleminde diye ifade etmiş. bunun sebebini de "...acıların sınırlarının çizilmediği, hesapların kapatılmadığı durumlarda düşsel anlatımlara gidileceği" şeklinde açıklamış. bu tarz yazdığı öyküleri beni daha çok etkiledi sanırım.
yazma sebebiyle ilgili olarak da şunu söylemiş:
"önceden belirlenmiş bir mesaj vermekten özellikle kaçınıyorum. insan olma durumları anlattıklarım. bu öykülerin tümünde özellikle vurgulamak istediğim tek şey vardı. hani o ayrıntı olarak, figuran olarak, renklendirme aracı olarak cinsellik nesnesi olarak görülen ve gösterilen kadın var ya...onlar sizin gördüğünüz ve gösterdiğiniz gibi DEĞİLLER. bunu vurgulamayı amaçladım."

Ayın sonuna doğru başlayabildim. Bakalım nasıl gidecek :).

Spoiler içerir yorumum:

(view spoiler)[ devamlılık ve tarihsel arkaplanda yılların ilerlemesi ile ilgili bazı sıkıntılar var sanki. Ayrıca en basitinden şöyle sıkıntılar da var: Mesela Gülperi öyküsünde diyor ki “Çolak Ahmet’in ölümünden az sonra kaçırılışı”, halbuki öyküde öğreniyoruz ki Çolak Ahmet ölüyor aradan vakit geçiyor ondan sonra kaçırılıyor. Az sonra dediği için ben Çolak Ahmet’i öldürüp mü kaçırdılar acaba diye bile düşünmüştüm oysa. Ayrıca bazen aa acaba paragraf mı atladım diye de hissediyorum. Bakalım devamı nasıl gidecek? <\spoiler> (hide spoiler)]

Okumanın sonuna geldik. Okumaya ve tartışmaya katılan herkese çok teşekkürler.

Yine spoiler içeren bir yorum yapacağım.

(view spoiler)[ “Bütün Yeşiller… Bütün Maviler…” isimli öyküsünde mağdurun hayır demeyi bilmediği için tecavüze uğradığını ifade etmesi inanılmaz rahatsız ediciydi. -düpedüz tecavüz, zira reşit olmayan bir kız müdiresi tarafından istismar ediliyor-. Bu bakış açısı mağdurun mağduriyetini arttıran fevkalade sakıncalı bir durum. Başka karşıt görüş de sunulmuyor öyküde. İrrite oldum açıkçası. <\spoiler> (hide spoiler)]

Çok ilginçtir kitap 1991 Sait Faik Hikaye Armağanı sahibi, oysa kitap kapağında 1990 yazılı 🙈. Ödül listesi için: https://saitfaikmuzesi.org/sait-faik-...

Ya ben öykülerden etkilendim ama çok acıklı olmalarından karakterler için kötü hissettiğim için mi etkilendim Ayla Kutlu'nun kaleminden mi etkilendim emin değilim. Bir yerden sonra da içim yine kararacak diye elim gitmemeye başladı, hala son üçte biri duruyor.