Kaptan HUK’s Reviews > Yılanbalığının Yolu > Status Update

Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 91 of 248
Adamını Bileceksin
Kitabın Sigmund Freud ve Trieste'nin Yılanbalıkları bölümünün ilk yaprağını dün arkalı önlü okurken yazı fikri oluştu ve bölümü okumayı bırakıp kehanet içeren yazıyı dün öğleye doğru akışa verdim. Ve kitaba dönüp bölümü okumaya başladım. Kitaba başladığımdan beri savunduğum "Avrupalıların yılanbalığına 'akıl'la bakışının yanlışlığını" doğrular nitelikteydi sayfalar. Yüzyılın başında erkek yılanbalı
Aug 30, 2025 12:44AM
Yılanbalığının Yolu

1 like ·  flag

Kaptan HUK’s Previous Updates

Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 247 of 248
NİHAYET
Kitabın hangi değerlerle yazıldığı çok önemli ve insan okuduğu kitaba inanmalı. Şurda kaç gündür tepiniyorum. Bu saçmalıklara daha fazla dayanamayacağım deyip kitapla vedalaşabilirdim. Aklımdan bile geçmedi. Kitaba inandım! Yılanbalığı sorusunu bu sefer de Japonlar kafayı takmış. Bir bu eksikti! Tabii ki çözemediler, çözemiyorlar, çözemeyecekler de!
Sep 12, 2025 04:36PM
Yılanbalığının Yolu


Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 195 of 248
Hayvanı Anlamak!
Hayvanı anlamak mümkün mü? Balığı? Hangisini? Fark eder mi, hamsiyi mesela? Kitabı bitirmeye yakınım hâlâ hayvanları anlayacaklar! Beni dinleyecek bir merci arıyorum. Hayvanları rahat bırakın! Bilimadamının biri de laboratuvara kocaman akvaryum kurup içine yılanbalığı koymuş. Arkadaş deney yapıyor. Sudaki tuzluluk oranındaki değişikliklere yılanbalığı nasıl tepki veriyor, araştırdığı konu bu. Yılanb
Sep 11, 2025 07:24AM
Yılanbalığının Yolu


Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 161 of 248
Hepimiz sudan geliyoruz (...) " Nasıl ki hayat denizde başladıysa her birimiz de kendi hayatımıza minyatür bir okyanus olan ana rahminde başlarız."
Sep 06, 2025 09:27AM
Yılanbalığının Yolu


Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 125 of 248
Denizdeki Yabancı
Peki ama neden yılanbalığını bu kadar ürkütücü buluruz? Neden içimizde korku, tiksinti gibi duygular uyandırır? Sadece kaygan gövdesi olduğu için ya da yediği şeyler yüzünden veya karanlıktan hoşlandığı için değil herhalde? Tek sebebi dindeki bazı yanlış yorumlamalar da olamaz. Hayır, büyük ihtimalle yılanbalığı kendini gizlemeyii seven bir hayvan olduğu, o cam gibi kapkara gözlerin ardında bir şeyl
Sep 02, 2025 09:38AM
Yılanbalığının Yolu


Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 85 of 248
Freud da yılanbalığı sorusunu çözemedi bilemedi. Ben demiştim:) Yanlış yere bakıyorlar. İşlerine nasıl geliyorsa öyle bakıyorlar. Ben de salak, Freud ne söyleyecek diye boşuna heyecana kapıldım. Gık bile diyemedi. Bu yetmezmiş gibi dört yüzü aşkın yılanbalığını doğradı. Hepsi dişiymiş, erkeğini arıyorlar. Üstü başı kan içindeydi. Ha bu arada önemli detay: Freud'un on sekiz yaşındaki hali, daha Totem ve Tabu'yu henüz
Aug 29, 2025 01:15PM
Yılanbalığının Yolu


Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 35 of 248
Arkadaşlar yılanbalığına Freud da kafayı takmış. Şu an olay yerindeyim. Bakalım Freud yılanbalığına bakıp ne görecek. Bakalım:) Büyük merak içindeyim. Benim bildiğim Freud, tıpkı Marx gibi salon adamıdır. Sahaya inmekten nefret ederler bunlar! Gözlemlerini kitapları okuyarak yapar. İşi gücü tez üretmek ve mitolojik isimleri bu tezlere kondurmaktır. Yanlış anlamadıysam Aristoteles'in saçmalıklarını dikkate alacak. Bal
Aug 28, 2025 11:57PM
Yılanbalığının Yolu


Kaptan HUK
Kaptan HUK is on page 54 of 248
Arkadaşlar aramızda kalması şartıyla itiraf ediyorum; bu kitabı roman diye elime almıştım. Kapağın tam ortasında "Babam, Ben..." diye yazılanı nasıl anlarsın? Benim aptal kafam roman diye anladı kitabı. Abderalılar beni çok yordu. Bildiğin gibi değil. Sinirlerimi kaybettim! Nilüfer'i arıyorum. Saçlarını yolmak için. Bana hesap verecek! Bitti.
Yılanbalığının Yolu yanlışlığı hoşuma gitti. Bambaşka evren! Okyanuslara aç
Aug 27, 2025 01:33AM
Yılanbalığının Yolu


Comments Showing 1-1 of 1 (1 new)

dateUp arrow    newest »

Kaptan HUK Yüzyılın başında erkek yılanbalığı bulmak için katliam yapılmış. Akıl soruyor: Yılanbalığının dişisi varsa erkeği de olmalı. Hani nerede? Ara ara yok, ara ara yok. Allah akıl versin! Gizem demezler mi bi de buna? Akılları sıra 'sır perdesini' kaldıracaklar. Doğada yılanbalığı gibi milyonlarca durum var. İnsan doğumunda nereden geliyor ve ölümünde nereye gidiyor? Daha sen bu sır perdesini kaldıramamışken!!! Doğum yapan annelerin bebeğini kucaklarkenki tutumlarını komik bulurum: "Bebeğim benim!" Hani sanki bebeği o yapmış gibi, bebeğin her şeyiyle oluşumunda o belirleyici olmuş gibi, dolayısıyla bebek onunmuş gibi davranır!  Halbuki bebek yabancı bir dünyadan gelmiştir ve anne aracılık yapmaktadır. Sahiplenmenin anlamı da gereği de yok. Bakımını yapacaksın, ilgi ve saygı göstereceksin. Seveceksin. Ama bebeği mülkünmüş gibi sahiplenirsen bebek şabalaklaşır.  Hiç kaçarı yok. Kendimden biliyorum. Goodreads'da yeri olmayan böyle bir yazıyı şabalak biri yazabilir ancak! Neden gizeme kafayı takıyorsun ki! Bırak dursun orda! Olur mu, illa kurcalayacak!  Kaldı ki doğada gizem yoktur. Elli defa söyledik. Gizem senin puslu kafandır; sistemde (hayatta değil sistemde) varolabilmen için kurnazlığındır, tilkiliğindir, hesapçılığındır gizem. Doğa tadını çıkarmak için vardır.! Annenin "Bebeğim benim!" demesi tadını çıkarmaktır. Ama akılcı bir hödüğün biri bu konuyu kurcalarsa ve taraftar da bulursa bebeğin tadı kaçar! Akıl böyle bir şeydir. Sanılanın aksine huzursuzlukta kalmak için vardır. Neyse epeyce savruldum yazıda!
Adamım Freud'a özel kehanetlerim de vardı dünkü yazıda: Ama kitaptaki Freud henüz on sekiz yaşında. Hiç fark etmez. Karakteri oturdu çünkü!  Dün dedim ki, Freud gözlem yapmaya sahaya inmez, her türlü sahadan nefret eder, o ancak kitaplarda kovalar aradığını. Ve yürür! Fikirlerini yürüyüşlerine borçludur. Kitapta da her sabah deniz kenarına yürüyüşünden bahseder. Gözlem yapmaya denize falan açılmak. Ne mümkün! Freud tembeldir. Ve dedim ki bu herif fikirlerine hep mitolojik isimler koyar. Kitapta bunu da  yaptığını okuyorum. Ama fikri değil de bir kadını isimlendiriyor mitolojiden: Aşık olduğu on iki yaşındaki Gisela başkasıyla evlenince adamım kıza tarihöncesi bir su canavarının ismi olan İhtiyozora (kertenkele balık) ismini veriyor. Fakat dikkatimi çekti: Freud'un kadınlara ilişkin duyguları tedavi görmesini gerektirecek boyutta sorunlu. Bunu bilmiyordum. Dedikodu ayarına geçiyorum: Arkadaşına mektuplarda olsun günce notlarında olsun kadınlar için neler yazmış öyle! Triesteli kadınları kastederek "hayvanlar çok güzel bu şehirde" diyor. Yılanbalığının erkeğini bulmak için en az dört yüz tanesini kesip biçtikten sonra "hepsi kadın milleti çıktı" diyor. Erkek müsveddesi olarak çok utandım! Salome bu yobaza nasıl ilgi duymuş hayret! Freud bildiğini okuma damarı açısından yobazdır. Yeni fikirlere alerji anlamında korkaktır da. Ama kadın nefretini bilmiyordum. Adamlarımdan Rainer Rilke boşuna gıcık kapmamış Freud'a. Salome tanıştırıyor. Üçü birlikte yürüyüşe çıkıyorlar. Freud yürüyüşte benim şu an yaptığım gibi atıp tutmuş olmalı ki Rilke, Freud'un davetlerini kabul etmiyor. Şair adam sezer kardeşim, kokuyu alır. Adamım benim. Kendi adıma yazayım: Wilhelm Reich'a sırtını döndüğü için bağışlamıyorum Freud'u.
Böyle işte.
(Bu arada kitap çok güzel gidiyor. Eleştirilerimden yanlış anlaşılma mümkündür. Kitabı değil akılcı milletini eleştiriyorum. Patrik Svensson rahat yazmış. Nasıl yazdığını nereden (mi) biliyorum, kendimden; rahat okuyorum. Şaşmaz kuraldır:  Bir metin hangi duygularla yazılmışsa okur o metni o duygularla okur. Bitti!)


back to top