Ramazan’s Reviews > Hikâyeyle Baştan Çıkarılmak: Anlatının Kullanımı ve Suiistimali > Status Update
Ramazan
is on page 36 of 176
Yaşamı genel olarak gerçekçi sunmayı hedefleyen eserlerde en azından bir tane çiğnenmez yasak vardır; kendi ölümünü anlatamazsın.
— Nov 14, 2025 12:42AM
2 likes · Like flag
Ramazan’s Previous Updates
Ramazan
is on page 124 of 176
Kurmaca okumak ve çocukların oyun oynaması, ikisi de gerçeğin amansız işleyişi içinde bir özgürlük alanı yaratmakla ilgilidir. Başarılı bir kurmaca bizi gerçekliğe değişmiş, gelişmiş, cebimiz bilgelik dolu halde geri bırakır.
— Nov 17, 2025 12:54AM
Ramazan
is on page 110 of 176
İnsan türü çok fazla gerçekliğe katlanamaz. (...) Ama bu şiir ya da kurgunun dünyadan kaçış olduğu anlamına gelmez. Daha ziyade çocukların oyununda olduğu gibi insan aklının gerçeklikle başa çıkabileceği, ondan bahsedebileceği, hayalinde onu yeniden şekillendirebileceği, onun hakkında "farz edelim ki" diyerek sorular sorabileceği bir alan bulma girişimidir.
— Nov 17, 2025 12:51AM
Ramazan
is on page 91 of 176
Okurun kurgusal karakterlerle ilişkisi (...) bir özdeşleşme meselesinden ziyade (...) iradi bir ruh göçüdür.
— Nov 17, 2025 12:47AM
Ramazan
is on page 88 of 176
... yaşam yalnızca kurguda öğrenilebilir. Yaşamak kördür. Geçip giden zamandan anlamı çekip almayı sadece kurgu sağlar.
— Nov 17, 2025 12:46AM
Ramazan
is on page 87 of 176
Proust kurgusal karakterin icat edilmesinin yaşamı başka gözlerden deneyimlememize imkan verdiğini söyler.
— Nov 17, 2025 12:42AM
Ramazan
is on page 80 of 176
Roman geleneği sıklıkla ölüm döşeğinden faydalanır. Yaşamdan ölüme geçiş anları, sıklıkla bir kuşaktan diğerine bir tür bilgeliğin, yaşama dair son bir özetin aktarımını yapar.
— Nov 17, 2025 12:40AM
Ramazan
is on page 79 of 176
Okurların romanda aradıkları, kendi yaşamlarında erişmedikleri şeydir; hayattayken sahip olamayacakları ve hayata anlam katan tek şey yani ölüm bilgisi.
— Nov 17, 2025 12:39AM
Ramazan
is on page 49 of 176
Polisiyede asıl aradığımız, boyun eğmez bir gerçeklik üzerinde çalışan analitik zekayla bir çözüm bulma, sorun karşısında aklın zaferini iddia etme, suçun getirdiği kaostan düzeni çekip çıkarma hissidir.
— Nov 14, 2025 12:50AM
Ramazan
is on page 48 of 176
Polisiye hikaye yazmak bir sone yazmaya benzer: Kurallara uymazsanız sone yazamazsınız. Tabii ki kurallar açısından polisiye hikaye soneden daha serbesttir ama okuru ipuçları aramaya ve muammanın çözümünün peşinden koşmaya dahil etmezse bir polisiye eser olarak okunmayacaktır.
— Nov 14, 2025 12:47AM
Ramazan
is on page 40 of 176
Bir romanın kapağını açarken ilk beklentimiz hayatlarımızın zaman, uzam ve yerçekimi bağlamındaki düzenine uymasıdır. Kendi kurallarını koymakta özgürdür ama okura bunları öğretmesi gerekir.
— Nov 14, 2025 12:44AM
Comments Showing 1-39 of 39 (39 new)
date
newest »
newest »
message 1:
by
marjinal
(new)
Nov 14, 2025 02:02AM
Ramazan bu konuyu tartışmıştık. Kitap şimdi senin önünde. Bu kitabı Kaptan Huk zamanlarımda güncellerken Flaubert'i sansürledim. Adını unuttum bir kitabından bahsediyor orada. Peter Brooks'un anlaşılmaz bulduğu Flaubert'in kitabının sayfasına baktım ki ohooo bizim arkadaşlar çok çok çok beğenmişler kitabı! Korktum tabii ki! Yetmedi arkadaşlarımla gurur duydum:))
reply
|
flag
Tabutumdan Bakarken öyküsündeki karakter kendi ölümünü anlatmıştı ve kitaba da kapak adı olmayı kesinlikle hak eden sıradışı bir öyküydü :)👏
Lina wrote: "Tabutumdan Bakarken öyküsündeki karakter kendi ölümünü anlatmıştı ve kitaba da kapak adı olmayı kesinlikle hak eden sıradışı bir öyküydü :)👏"Teşekkür ederim. Bu cümleyi okuyunca öyküm geldi aklıma ama Tabutumdan Bakarken'de kendi ölümünü anlatabilmesinin bir mantığı vardı. Yazar daha çok Trendeki Kız romanını eleştiriyor bu açıdan. ben okumadım ama orada bir karakter ölürken anlatmaya devam ediyormuş.
Yazar kitabın ilk bölümünde anlatıcı anlattıklarını nereden biliyor diye soruyor. Okurlar olarak bu soruyu bilinçaltımızda taşıyormuşuz. Ölürken ya da hemen sonrasında bilinç olmadığı için o anda ölümünü anlatamaz diyor kısacası.
Ölümünü anlatamazsın konusunda kitaplardan örnek verirken bahsediyor Flaubert'in kitabından. Ama yanlış hatırlamam,yüksek ihtimal.
Günümüzün o tür çok satan romanlarına hep önyargı ile yaklaştığım için beklerim kokusu çıksın diye:)
Graham Swift, Su Diyarında şöyle diyordu:" Sadece hayvanlar tümüyle Burada ve Şimdi yaşarlar. Belleği de tarihi de tanımayan tek şey doğadır. Ama insan- izninizle size bir tanım vereyim- hikaye anlatan hayvandır. Nereye gitse arkasında kaotik bir dümen suyu, bir boşluk değil, hikayelerin şamandıralarını ve işaretlerini bırakır. Hikaye anlatmaya, uydurmaya devam etmesi gerekir. Hikaye varsa sorun yoktur. Son dakikalarında bile, ölümcül bir düşüşün o bir saniyesinde bile- ya da tam boğulmak üzereyken- bütün hayat hikayenizin bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçtiği söylenir. "
Su Diyarı'nı hatırlatmak zorunda mısın Lina?:))Eylül ayında Su Diyarı'nı okumayı planlamıştım göya!
Ne kadar uzaklaşmışım o kitaptan! Hep böyle oluyor!
Lina paragraf hoşuma gitti. Resmen tahrik!
Evet hayvana yaklaşamazsın. Anında tüyerler. Niye? Şimdidedir. Olduğu yerdedir hayvan. Hayvan meditatiftir.
Bizlerse hülyalardayız:) Birini gördüğünüzde emin olduğumuz şey onun orada olmadığıdır. Nerededir kimse bilemez kendisi de bilmez. Bu yüzdendir ki kazalar insana özgüdür.
Lina wrote: "Graham Swift, Su Diyarında şöyle diyordu:" Sadece hayvanlar tümüyle Burada ve Şimdi yaşarlar. Belleği de tarihi de tanımayan tek şey doğadır. Ama insan- izninizle size bir tanım vereyim- hikaye a..."
harikaymış.
marjinal wrote: "Şimdi baktım. Yazarı yanlış hatırlamışım. Faulkner olacaktı."hikayedeki hayati bilgi okurdan saklanmış gibidir, diyor Faulkner'in romanı için.
Su Diyarı 'nı bilhassa hatırlattım, çok geçe bırakma diye! Gerçi benim kadar beğeneceğini sanmıyorum ya, hele okumaya bir başla o zaman yanılıp yanılmayacağım belli olur az çok:)
Seni gidi seniiii! Ben seni bilmem mi:)))Su Diyarı'nı beğenmeyeceğime ihtimal vermiyorum. Sayfalarını sık sık açıp okuyorum.
marjinal wrote: "Faulkner romanı karambole getirmiş diye hatırlıyorum."Yazar uzun uzun anlatmış ama ben pek anlamadım konusunu ve olayları.
Lina wrote: "Faulkner'ın hangi romanı için ' hayatî bilgi okurdan saklanmış gibi ' diyor yazar, merak ettim..."Absolom Absolom romanı.
Faulkner romanlarını kendi bile anlamıyordur. Romanın ismi Türkçe. Bizimkilerce peynir ekmek gibi alınıp okunmuş yetmemiş beğenilmiş.
Bahsetüiğim Faulkner romanı👇Döşeğimde ölürken.
Adam bu romanda yazım tekniği arayışlarına girişirken anlatanı da anlatmayanı da her şeyi karıştırmış sanırım. Olabilir. Mümkündür. Fakat bu romanı beğenmek, işte bu mümkün değil! Hayatta böyle bir şey yok çünkü
İkisini de okudum, okunması zor gibi görünse de...ve beğendim! Niye mümkün olmasın ki:)Hatta bu vesileyle sabit hesabımdan kaldırdım biraz önce nasıl olsa inceleme yazmamıştım; yeniden okuyacağım aradan geçen yıllar kitaba bakışımı değiştirecek mi diye...
Nobel ödülü konuşmasında Absalom Absalom romanındaki -rekorlar kitabına da giren- uzun cümlesi için şöyle demiş:"Hiç kimse kendisinden ibaret değildir. Geçmişinin toplamıdır insan. Geçmiş, her erkeğin ve her kadının, her anın bir parçasıdır. Her erkeğin ve her kadının ailesi, görüp geçirdiği şeyler, her vakit kendisinin başlıca unsurlarıdır. Bir hikayenin kişisi, herhangi bir hareket anında sadece kendisi değildir, onu meydana getiren bütün unsurların bileşimidir. İşte uzun cümle, kişinin bir şey yaptığı anın içine onun geçmişini ve belki de geleceğini koyma çabasıdır."
Yuhhhh o kitabı beğenmiş!:)) Peter Brooks anlatıyor işte, bozukmuş kitap! Anlatıcılar birbirine karışmış, kim konuşuyor belli değilmiş.Ve bozuk kitabı beğenmek mümkün değil müsadenle!
Yuhhhh:)
Yumurta fırlatacağımda çok pahalı. Emoji var. 😀 O halde gelsin yumurtalar! 🥚🥚🥚🥚🥚🥚🥚🥚🥚
Faulkner uzun cümle ihtiyacı görmüş kullanmış. Yerlere kadar eğilerek saygı duruşunda bulunuyorum. Fakat o uzun cümleye umarım rastlamam.
Cesaretine hayran kaldım Lina. Espri falan yapmıyorum. O kitabı okudum ve beğendim dedin ya valla helal olsun sana!Ben de dürüst davranayım: Senin yerinde ben olsaydım kitabı okuyup beğendiğim ortaya çıkmasın diye Goodreads'in altını üstüne getirirdim, dikkatleri başka yerlere çekerdim ki Feyzi'nin diline düşmeyeyem diye)))
Aman Tanrım! Cümlenin uzunluğuna bakar mısın? 1830 küsür sözcük mü? Adamı akıl hastanesinde tutmuş olmalılar. Zavallı!
Neredeydi bu uzun bu Cümle? Absolom tamam. Bu kitabın yakınından bile geçmem artık.
Tanrım beni koru lütfen!
Şimdiye kadar bakmamışsın demek okuduğum kitaplara, baksaydın fırsatı kaçırmazdın:) Neyse yeniden okuyacağım ya, o zaman yerden yere vurursun, diline düşerim nasılsa:)
Bugün okumak istediğim Aşık Şeytan adlı kitabı ekledim sabit hesabıma. Yorumlara bir bakayım dedim, üç yıldız veren bir okurun yorumunu gülümseyerek, kıkırdayarak okudum:) Her okurun aldığı, gördüğü, etkilendiği şey farklı. İyi ki de öyle, farklılıklar bizim zenginliğimiz. Tek tip insan ne öyle ya, çok sıkıcı!
Ben kütüphanelerde dolaşırım. Arkadaşlarımın kitaplarını tarzını bilirim. Dolayısıyla seni bilirim. Arkadaş değilken seni kitaplarını biliyordum. Faulkner olayı yeni bir durum. O kitabı sabitten değil marjinal'de oku ama malzeme verme bana, rahat bırakmam sataşırım sana:))
Kalbimden geçen, böyle deneysel kitaplara vakit harcama. Sade, basit, yalın kitaplar okuyalım.
Anlaştık mı?
Aralık'ta Afrika romanları okuyacaksın zaten. Takipteyim.
Ben de aşk romanları okumaya niyetliyim. Aşkın Sonu. Green'in bir romanı. Nicedir bekliyor. 2. Dünya Savaşı'ı Londra'da geçiyor. Kararımı henüz vermedim.
Bakalım. Karar vermedim. Uzaklar etkisi de belirleyici. Romandan yorgun düşersem yine inzivaya çekilecek bir romana sığınırım.

