Konya Çıkışlı Mark Cavendish

Avusturya'ya karşı kazandığımız galibiyet, maçın kahramanı Merih Demiral'in bozkurt sevincinin sebep olduğu toz duman arasında gölgelenirken, olayın ertesi günü Türk bayrağının altında yol bisikleti tarihinin en büyük efsanelerinden biri yaşanıyordu! Bu sefer herhangi bir politik mesaj içermeyen, ama sanki Türk bayrağı ile bitiş çizgisinden geçermiş gibi görünen sevinç gösterisinin öznesi Türk değil, olayın bizimle ilgisi bir zamanlama ve fotoğraf açısından ibaret... Mi acaba? Bu epik hikayenin Konya'da başladığını iddia edersem belki yazının okuyucusu artar...  

Efendim, yarışı kazanan şahıs İngiltere'nin yetiştirdiği en büyük bisikletçi Mark Cavendish. Kendileri yol yarışlarının en önde gelen sprint bisikletçisi. Dikkat edin, sadece "sprint" alanında en büyük; genel olarak bisiklet tarihinin bir numarası ise Belçikalı Eddy Merckx. Eddy'nin Fransa Bisiklet Turunda 34 etap kazanmış olmak gibi müthiş bir rekoru var, ancak Mark 2010'lu yıllarda Fransa'da aldığı etaplarla rekora yaklaşmak konusunda "acaba" sorusunu aklımıza düşürüyordu... ama...

Şimdi, Mark değişik ve tartışmalı bir karakter.Genelde sprinterlerin özelliği olan agresiflik, şımarıklık, bencillik, duygusallık, küfür, gazetecilerle polemik, diğer sporculara sataşma, ne ararsan var; ama yine de şeytan tüyü, sevimliliği ile belli bir sempati de yaratmış durumda (ara not; tırmanışçılar ise sprinterlerin aksine daha sakin, mütevazi, durgun, bilge oluyor). Mark'ın kariyerinin tamamını anlatmayayım, ama büyük başarılar kazanıp Fransa etap rekoru kıracak seviyelere geldikten sonra büyük bir çöküş yaşıyor. 
Eppstein-barr virüs enfeksiyonu sonucu kronik yorgunluk, fiziki bir çöküş ve bunu izleyen depresyon ile 2017 yılında bisiklet hayatı neredeyse bitiyor. Yaşı da biraz ilerlemiş, artık buralardan geri dönüş pek mümkün değil, Eddy'nin 34 Fransa etap zaferinin peşinden 30 yarış ile ikinciliğe razı olarak kariyerini sonlandıracak... iken azmediyor, takım değiştiriyor, antrenmanlara başlayıp pistlere dönüyor ama eski gücüne ulaşması imkansız. Yeni takımı ile bir yol yarışında (2020 sanırım) çuvallıyor ve gözyaşları içinde bunun son yarışı olduğunu ilan ediyor. 
Artık sadece keyif için bisiklete binecek gibi iken yine kanı bitleniyor, büyük bir takımın direktörü (Quickstep'in diktatörü Lefevre) bisiklet sporu aşkına "gel bizim takımda takıl biraz, sana para falan veremem ama antrenman yaparsın, arada bir iki yarışırsın" teklifini getiriyor. Biraz gelişme sağlayınca yaşlı kurt Mark'ı, en iyi sporcularını riske etmek istemedikleri bir yarışa kadroyu tamamlamak için alıyorlar; 2021 Türkiye Turu! Yarışta gayet güçlü sprinterler var, Mark da yarışa renk katacak eski bir yıldız kontenjanından gelmiş ülkemize...
İlk etap Konya'da koşuluyor, yarışın sonunda heyecanlı bir sprint ve o da ne; Mark en başlarda, pelotonun en önünde tamamlıyor. Bisiklet camiası şaşkınlık ve tabii sevinç içinde! Kariyeri bitti denilen 36 yaşındaki yıldız, kronik yorgunluk ve fiziki çöküşüne yol açan bir hastalık sonrası çakı gibi gençlere toz yutturarak İnce Minareli Medrese önünde etabı kazanıyor. Ve hatta arkasından 3 etabı daha! Tüm dünyanın gözü Türkiye'de, müthiş bir geri dönüş hikayesini izliyorlar. Dünyanın gözü üzerimizdeyken, Beyşehir-Alanya etabını kazanan Mark, podyumda şampanya patlatarak zafer kutlamaya alışkın iken, ödül olarak boynuna 10 kiloluk bir Alanya muzu hevenki takıyor ve farkımızı gösteriyoruz. Neyse, bu başka hikaye... 
Ve Mark'ın şansı dönüyor; çünkü takımının Fransa turuna gidecek en formda sprinteri sakatlanınca kadroya giriyor ve 2021 Fransa etabında 1, 2, 3 ve... 4 etap kazanıyor! Bisiklet alemi ayakta, Eddy-Mark maçı 34-34'e gelmiş ve son Paris etabının favorisi artık Mark.Ama hayat trajedi ağırlıklıdır ve Mark bu etabı birkaç santimetre ile kaybediyor! Eh, rekor başka bahara... diyemiyorsunuz, çünkü bisiklet yarışları çok ciddi bir müessese ve Portekiz'in her frikik ve penaltıyı Ronaldo'ya kullandırıp mundar etmesi gibi bir durum söz konusu değil. Mark'ın yaşı ilerlemiş, bir anlık parlamayı zamana yayması zor ve ertesi yıl kadroya alınmıyor.
Mark yeniden çöküyor, rekoru kıramadan profesyonel hayatı bitiyor derken nispeten daha az iddialı bir takım, (Kazakistan) Astana Mark'a kapıyı açıyor ve sırf rekor denemesi için 2023 Fransa turu kadrosuna alacağını açıklıyor. Tura olanca hırsıyla hazırlanıyor, bir iki etabı yine santimetrelerle kaybediyor ve var gücüyle asıldığı sekizinci etabı düşerek ve kemiğini kırarak terk ediyor. Eh artık, 38 yaşında, kırık kemikler, yorgunluk sendromları, bu sefer tamam derken... 2024'te son şansını deneme kararı! 
Yok artık derken 2024'e geliyoruz ve geçen hafta başlayan yarışın ilk etabının ilk kilometrelerinde Mark geride kalıyor. Korkunç sıcak bir hava, Mark kusuyor, pelotondan büyük fark yiyor, ve diskalifiye edilecek bir derece almasına ramak kala yarışı bitirmeyi başarıyor. Camia üzgün, Mark'ın son yıllarda başına gelenler, Arabesk filminde İstanbul'a gitmeye çalışan Müjde Ar'ın başına gelmemiştir... Yine de üçüncü etaba çıkıyor, kazanma ihtimali en büyük olan etap, ama finişe iki kilometre kala önünde bir kaza olunca frenle asılıyor, tüm hızını ve ivmesini kaybederek çuvallıyor. Evet, artık Mark efsanesi bitti, hiç bir şekilde başka etap alma şansı yok. gibi. 
Yine de Mark büyük sempati topluyor, bisiklet seyircisinin gönlü, rekoru kıramasa bile onunla. Her şeye rağmen spor tarihinin en görkemli geri dönüşüne imza atmış durumda. Dikkat edin, bahsi geçen spor yol bisikleti; dünyanın en ağır, en fazla fiziksel güç gerektiren sporlarından. Yani belki bir curling yıldızının da geri dönüş hikayesi olabilir, ama bisiklet kadar etkileyici olması söz konusu değil. Yıllar içinde yaşadığı trajedi, ailesi ve arkadaşları ile ilişkileri, takımlar ve gazetecilerle kavgaları ile öyle büyük bir iz bırakmış ki, hakkında çok güzel bir belgesel çekiliyor. Kurgusuyla, duygusuyla son derece başarılı bir sporcu belgeseli olan "Never Enough" netflix'te, bisikletle ilginiz yoksa da izleyebilirsiniz. 
Ama ilginç olan şu; belgesel, 2023 yapımı, yani Mark biraz şansı olan son tura da katılmış, düşüp abandone olmuş ve artık rekor kırma ihtimali neredeyse yok. O yüzden demişler ki, artık belgeseli çekebiliriz. Hani bir sene daha beklesek, bir ihtimal etap kazanıp rekoru kırsa, belgeseli epik bir hollywood finali ile bitirebiliriz. Ama herhalde durumu o kadar ümitsiz ki yapımcılar 2024'ü beklememişler...
Ve zaten 2024 turu da berbat başladı. Mide rahatsızlığı, neredeyse diskalifiye olma, tek şansı olan etapta önünde kaza olması... Artık beşinci etaba gelindiğinde kimse Mark'a bakmıyor bile; çok çekişmeli, iddialı ve ciddi bir yarış koşuluyor. Ama beşinci etap sprint finaline kaldığında, son metrelerde hayret verici bir görüntü ile karşılaşıyoruz; pelotonun içinde ufak tefek bir bisikletçi inanılmaz manevralarla, müthiş bir sezgi ve tecrübeyle rakiplerini bir bir alt ederek finişi en önde geçiyor...
Ve o sırada yarışı naklen yayınlayan onlarca dünya televizyonunda kıyametler kopuyor, ama ne kıyamet! Bağırış çağırışlar, gözyaşları, alkış tufanı, 94. dakikada çizgiden top çıkaran Mert misali... (ahtapot musun örümcek misin Cavendish) Hiç beklenmedik bir anda gelen 35. galibiyet ve kırılması imkansız denilen bir rekorun tarihe gömülmesi... Bir hollywood senaryosu olsa "yok artık, bu kadar da olmaz, abartmışlar senaryoyu" diyeceğiniz olay gerçekleşiyor! Yarış finalini izlemenizi tavsiye ederim, hatta Eurosport Türkiye yayınında Caner Eler ve Sarper Günsal'dan dinlemenin keyfi ayrı... 
 https://www.youtube.com/watch?v=8Cmqjtg871U&t=3s
Tabii ki ingiliz medyası çıldırmış durumda ve İngiltere'de gündem Mark Cavendish! İngiliz medyası bu efsane zaferi yüzlerce değişik görsel ile servis ederken, en şık zafer fotoğraflarından birinin Türk bayrağının altında finişi geçişi olması çok anlamlı; Fransa turunun her etap bitişine yetişerek bayrağımızı dalgalandıran bisiklet sevdalısı (yanlış bilmiyorsam) Ahmet Mumcu sayesinde... Bir büyük şampiyonun hızla çöken kariyerinin en dibe vurup tekrar yukarı zıpladığı noktanın Konya olmasından sebeplenip biz de kendimize ufak bir pay çıkaralım yani...  Onur'un Seyir Defteri
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on July 04, 2024 11:52
No comments have been added yet.


Onur Ataoğlu's Blog

Onur Ataoğlu
Onur Ataoğlu isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Onur Ataoğlu's blog with rss.