Thomas Bernhard Quotes

Quotes tagged as "thomas-bernhard" Showing 1-18 of 18
Thomas Bernhard
“Wenn Man an den Tod denkt, alles ist lächerlich. (When one thinks of death, everything is ridiculous).”
Thomas Bernhard

Thomas Bernhard
“I have often observed that people who throughout their lives have been judged repulsive and distasteful are spoken of after their death as though they had never been repulsive and distasteful. This has always struck me as tasteless and embarrassing. When someone dies, his death does not make him a different person, a better character: it does not make him a genius if he was an idiot, or a saint if he was a monster. . . After the death of somebody throughout his life was a dreadful person, a thoroughly low character, how can I suddenly maintain that he was not a dreadful person, not a low character, but a good person? We daily witness such tastelessness when someone has died.”
Thomas Bernhard, Extinction

Thomas Bernhard
“O sıralar herkes tarafından da terk edilmiştim, ben onların hepsini terk etmiştim çünkü, işin aslı bu, hiç kimseyi istemiyordum, tıpkı artık hiçbir şeyi istemeyişim ama her şeye de kendi elimle son veremeyecek kadar korkak oluşum gibi. Ve belki de kapkara yılgınlığımın zirvesinde, artık bu sözcüğü ağzıma almaktan da utanmıyorum, çünkü çoktandır, içinde süslenecek tek bir şey kalmayan ama her şeyin sürekli olarak üstelik de en iğrendirici biçimde süslendiği bir dünyada kendi kendime yalan söylemek ve bir şeyleri süslemek niyetinde değilim, Paul çıktı karşıma. O sırada benim için öylesine bambaşka, yeni bir insandı ki, üstelik de yıllar yılı hiçbirine duymadığım kadar hayranlık duyuyordum, o an işte benim kurtarıcım, dedim içimden. Şehir parkının sırası üzerinde otururken birden tekrar bütün bunların apaçık bilincine vardım ve şu dokunaklı halimden, eskiden hiçbir zaman ruhuma girmelerine izin vermediğim ama şimdi zorla, sıkış tıkış ruhuma dahil ettiğim büyük laflardan da utanmadım, şu anda bana müthiş iyi geliyorlardı, onların üzerimdeki etkisini kesinlikle hafifletmeye kalkışmadım. Serinleten bir yağmur gibi bütün bu sözcüklerin üzerimden kayıp gitmelerine izin verdim.”
Thomas Bernhard, Wittgenstein’s Nephew

Thomas Bernhard
“Unlike my brother, I had no respect for authority. Very early on, Uncle Georg had told me the truth about teachers: that they were moral cowards who took out on their pupils all the frustrations they could not take out on their wives. When I was very young Uncle Georg impressed upon me that among the educated classes teachers were the basest and most dangerous people, on a par with judges, who were the lowest form of human life. Teachers and judges, he said, are the meanest slaves of the state--remember that. He was right, as I have discovered not just hundreds but thousands of times. No teacher and no judge can be trusted as far as you can throw him. Without scruple or compunction they daily destroy many of the existences that are thrown upon their mercy, being motivated by base caprice and a desire to avenge themselves for their miserable, twisted lives--and they are actually paid for doing so. The supposed objectivity of teachers and judges is a piece of shabby mendacity, Uncle Georg said--and he was right. Talking to a teacher we soon discover that he is a destructive individual with whom no one and nothing is safe, and the same is true when we talk to a judge.”
Thomas Bernhard, Extinction

Thomas Bernhard
“Bu zaman zarfında Paul'un düşüncelerinden yoksun kalmıştım, başka başka yüzlerce, ortalaması son derece düşük çaplı kafa içinde boğulmama ramak kalmıştı, çünkü kendimizi aldatmayalım, çoğunlukla elimizin altında bulunan kafalar ilginç olmaktan uzaktır, zevksiz elbiselere sokulmuş bedenler üzerinde acınası ama ne yazık ki acımaya lâyık olmayan hayatlar sürdüren patates azmanlarından ne kadar hayır gelirse onlardan da o kadar gelir.”
Thomas Bernhard, Wittgenstein’s Nephew

Thomas Bernhard
“Haris yıkıcılar işbaşında, sorumsuz sömürücüler, üstlerine sosyalizm kılıfını geçirmişler. Yok ediciler iş başında, katiller. Karşımızda yok ediciler ve katiller var, her köşe bucakta öldürücü çalışmalarını sürdürüyorlar. Yok edici ve katiller kentleri öldürüyor ve onları yok ediyorlar. Kocaman kıçlarıyla devletin her bir köşesinde binlerce ve yüz binlerce makamda oturuyor ve kafalarında yok etme ve katletmekten başka bir düşünce taşımıyorlar.”
Thomas Bernhard, Extinction

Thomas Bernhard
“Hayat tasavvurunun yüce sanatı gibi yaşamanın ve var olmanın daha yüce sanatının da alaya alındığı, kabare gibi bir dünyada yaşıyoruz biz. Felsefe kabare gibi. Din kabare gibi. Savaş, devasa bir ceset yığını, saygıdeğer beyefendi, bütünüyle yalan bir kıta, bugün tüm bunlar şaka.”
Thomas Bernhard, Watten. Ein Nachlaß

Thomas Bernhard
“insanlarla en içten biçimde arkadaş oluyor ve bunun gerçekten ömür boyu süreceğine inanıyor ve günün birinde bu her şeyden çok taktir ettiğimiz, hayranlık duyduğumuz, hatta sevdiğimiz insanlar tarafından hayal kırıklığına uğratılıyor ve onlardan tiksiniyoruz ve onlardan nefret ediyoruz ve onlarla hiçbir ilişkimiz kalsın istemiyoruz, diye düşündüm berjer koltukta, tıpkı eskiden duyduğumuz eğilim ve sevgi gibi, nefretimizle de onları ömür boyu istemediğimiz için onları tamamen kafamızdan siliyoruz.”
Thomas Bernhard, Woodcutters

Thomas Bernhard
“Sadece bir saptama
ya da
bu sessizliğe uzun süre katlanamayacağımızın
ve bu büyük sessizliğin kısa bir zaman içinde
bizleri deliye çevireceğinin idrak edilmesi
Uzun süren sessizlikler bizi delirtiyor
İlkin sessizlik içinde deliriyor
sonra çıldırıyoruz
Duyuyor musun
seni incitmek istemedim
Insanların uzun süre
sessiz kaldıklarında delirdikleri
daha uzun bir süre kaldıklarında da çıldırdıkları bir gerçektir.”
Thomas Bernhard, The World-Fixer

Thomas Bernhard
“Dünyada inekler, hizmetkârlar ve kesinlikle kutlanması gereken bayram günleri dışında da bir şeyler olduğu bilgisini ona borçluyum. Yalnızca okumayı ve yazmayı değil, düşünmeyi ve düş kurmayı da öğrenmiş olmamı yine ona borçluyum. Paraya önem verişim ama onu her şeyin üzerinde görmeyişim, onun kazandırdığı bir şey. Ölü kentleri değil çok canlı olanlarını tanıdım, ölü halkları ziyaret etmeyip canlıları ziyaret ettim, ölü müzik dinlemeyip canlısını dinledim, ölü resimler görmeyip canlılarını gördüm. Bir başkası değil oydu beynimin iç duvarlarına tarihin büyük isimlerini can sıkıcı fotokopiler olarak değil de her zaman canlı bir sahnedeki canlı insanlar olarak yerleştiren.”
Thomas Bernhard

Thomas Bernhard
“Benimle Nathal'de avlu duvarı dibinde oturmuş, batmakta olan güneşin altında, kaç kere Paris'e, kaç kere Londra'ya, kaç kere Roma'ya gittiğinin, kaç bin şişe şampanya ictiğinin ve acaba kaç kitap okuduğunun hesabını yapıyordu. Çünkü bu görüldüğü gibi yüzeysel varoluşu sürdüren kişi kesinlikle yüzeysel biri değildi. Üzerinde düşünmekte, düşünce üretmekte en ufak bir zorlukla karşılaştığı tek konu yoktu, tam tersine aslında bana ait olan, yetkinleştiğimi sandığım alanlarda beni utandıran çoğunlukla o olurdu; beni daima düzeltir, doğrusunu gösterirdi. Sık sık düşünmüşümdür, felsefeci olan o, matematikçi olan o, ben değilim, şu işin erbabı olan o, ben değilim diye. Müzik alanında bilmediği, onun için en azından ilginç bir müzik tartışması açma fırsatı oluşturmayacak tek konu bulunmadığını ise hatırlatmaya gerek yok. Üstüne üstlük, bütün bu zihinsel ve sanatsal etkinliklerde bulunurken olağanüstü bir koordinasyon yeteneğine de sahipti. Öte yandan, sadece çok konuşan insanlarla gevezelerden oluşan bir dünyada ona çok konuşan bir insan diyemezdiniz, hele hele geveze hiç.”
Thomas Bernhard, Wittgenstein’s Nephew

Thomas Bernhard
“İnsanın benim gibi biri olarak olduğu her şeyden vazgeçip kalabalığa karışabileceğine inanmak çok abes. Kalabalık çok geçmeden bu saçmalığı görüp kişiyi yok eder ya da her halükârda kişiyi yok etmeye çabalar. Kalabalık kendini ona yüzde yüz teslim etmiş bir insanı yabancı bir cisimmiş gibi acımadan dışarı atar. Kalabalığı işitince kalabalığa ait olmuyorum, kendimi işitince kendime ait oluyorum. Kalabalık beni dışarı attığından, benim için hâlâ cazipken kendi içimde bir ölüm aramaktan başka şansım yok. Çünkü bu caziplik de sınırlı. Ya sonra? Ölüm benim için sadece kalabalığın yerine geçiyor. Söylenen her şey yalan, hakikat bu, saygıdeğer beyefendi, bu lakırdı müebbet zindanımızdır. Zaman zaman kendime ciddiyetle diyorum ki, her şey yalnızlıkla, yalnızlaşmayla, kendimle bir aldatmaca sadece. Hakikatten yalana, yalandan da hakikate varıyorum, kendimden alçalmaya varmam gibi. Amacın, diyorum, ne olduğunu sormaktan çoktan vazgeçtim, çünkü baştan beridir biliyordum ki bu sorular ancak çaresizliğe, belli şartlarda da alçaltıcı bir daimi çılgınlığa çıkar.”
Thomas Bernhard, Watten. Ein Nachlaß

Thomas Bernhard
“Her zaman en tepedekini, en itinalıyı, en esaslıyı, en olağandışı olanı, hem de daima sadece en aşağılığın ve en yüzeyselin ve en bayağının fark edildiği yerde talep etmemiz gerçekten de hasta ediyor insanı. İnsanı ileriye götürmüyor, öldürüyor onu. Yükselişi beklediğimiz yerde çöküşü görüyoruz, umudumuz olduğu yerde umutsuzluğu görüyoruz, kendi hatamız bu, kendi şanssızlığımız.”
Thomas Bernhard, Concrete

Thomas Bernhard
“Ve o inşaatçıların hepsini yeryüzünü kirleten ve mahveden kişiler olarak görüyordu. Mimar denilen kişiler (ki söylediğim gibi bu sözcükten nefret ediyordu!) ve tüm kalfalar ve inşaatçılar bugün yeryüzünü mahveden ve yok edenlermiş, yaptıkları her yeni inşaatla inşaat cinayeti işleyerek insanlığa karşı yeni bir suç işlemekteymişler, bir keresinde heyecanla: inşaatçılar tarafından inşa edilen her bina bir suçtur! diye bağırmıştı. Ve tüm bu suçlar dikkat çekmeden yapılır, evet bu inşaatçılar suçlu olarak neredeyse buna itilir ve davet edilir, özellikle de devlet ve onun kurumları tarafından, yeryüzünün üzerini sapık düşüncesizlikleriyle kaplamaya ve hem de öyle bir biçimde ve hızla kendi inşaat iğrençlikleriyle kaplamaya yönelirler, öyle ki kısa sürede yeryüzü bu inşaat cinayetleri altında boğulacak. Bütün dünya en korkunç ve en zevksiz biçimde ve canice bu binalarla tıka basa doldurulduğunda çok geç olacak, o zaman yeryüzü ölecek.”
Thomas Bernhard, Correction

Thomas Bernhard
“Whereas we’re not even capable of living, not even capable of existing, for we don’t exist, we get existed.”
Thomas Bernhard, The Loser

Thomas Bernhard
“dem Stumpfsinn sind immer alle nachgelaufen
der Geist ist immer mit Füßen getreten worden”
Thomas Bernhard, Heldenplatz

Thomas Bernhard
“Was die Schriftsteller schreiben
ist ja nichts gegen die Wirklichkeit
jaja sie schreiben ja daß alles fürchterlich ist
daß alles verdorben und verkommen ist
daß alles katastrophal ist
und daß alles ausweglos ist
aber alles das sie schreiben
ist nichts gegen die Wirklichkeit
die Wirklichkeit ist so schlimm, daß sie nicht beschrieben werden kann
noch kein Schriftsteller hat die Wirklichkeit so beschrieben
wie sie wirklich ist
das ist das Fürchterliche”
Thomas Bernhard, Heldenplatz

Thomas Bernhard
“Wir leben doch immer in der falschen Zeit hat er gesagt
wir wollen alle nur in der Vergangenheit leben
die haben wir uns so schön eingerichtet die Vergangenheit
wie wir wollen
kein Mensch will die Zukunft”
Thomas Bernhard, Heldenplatz