“Oğlum Behçet, sen bir medeniyetin iflâsı nedir, bilir misin? dedi. İnsan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet insanı insan yapan manevî kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdin büyüklüğünü?... Cahilsin okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Bizde insanoğlu şirazesiz kalmış.....
İnsanı yenibaştan, yeni esaslarla kurmamız lazım; yeni kıymetlerle yaşayan bir insan. Halbuki bu imkansız...”
― Mahur Beste
İnsanı yenibaştan, yeni esaslarla kurmamız lazım; yeni kıymetlerle yaşayan bir insan. Halbuki bu imkansız...”
― Mahur Beste
“What under heaven do you want with a daughter of the bourgeoisie? Leave them alone. Pick out some great, wanton flame of a woman, who laughs at life and jeers at death and loves one while she may. There are such women, and they will love you just as readily as any pusillanimous product of bourgeois sheltered life. There are such women, and they will love you just as readily as any pusillanimous product of bourgeois sheltered life.
Pusillanimous?” Martin protested.
“Just so, pusillanimous; prattling out little moralities that have been prattled into them, and afraid to live life. They will love you, Martin, but they will love their little moralities more. What you want is the magnificent abandon of life, the great free souls, the blazing butterflies and not the little gray moths. Oh, you will grow tired of them, too, of all the female things, if you are unlucky enough to live. But you won’t live. You won’t go back to your ships and sea; therefore, you’ll hang around these pest-holes of cities until your bones are rotten, and then you’ll die.”
― Martin Eden
Pusillanimous?” Martin protested.
“Just so, pusillanimous; prattling out little moralities that have been prattled into them, and afraid to live life. They will love you, Martin, but they will love their little moralities more. What you want is the magnificent abandon of life, the great free souls, the blazing butterflies and not the little gray moths. Oh, you will grow tired of them, too, of all the female things, if you are unlucky enough to live. But you won’t live. You won’t go back to your ships and sea; therefore, you’ll hang around these pest-holes of cities until your bones are rotten, and then you’ll die.”
― Martin Eden
“Back to your ships and your sea—that’s my advice to you, Martin Eden. What do you want in these sick and rotten cities of men? You are cutting your throat every day you waste in them trying to prostitute beauty to the needs of magazinedom.”
― Martin Eden
― Martin Eden
“I am telling the history of very simple people, who had never had any illuminating doubts as to personal integrity and honor.”
― The Mill on the Floss
― The Mill on the Floss
“- Tamam! Alman'la birlik olup savaşa girmişiz kardaşlar!
- Girelim ya, geç bile kaldık. Rezilliğe alıştık bi kez! Bir rüzgâr da budur, gelir geçer.
- Hemen geçmesin yahu! Balkan'ın öcünü Bulgar'dan alıverelim de sonra...
- Höst! Senin dünyadan haberin yok! Biz bu kez Bulgar'la birliğiz. 'Can yoldaşı', 'silah arkadaşı' diyelim de aklın yatsın!
-İşte buna şaştım! Gebe karıların karnını deşip, körpe çocukları süngüye takan, câmilere çanlar asan Bulgar gavuruyla, he mi?
- Enver Paşa, 'Önce Sırplıyı aradan çıkaralım da Bulgarların hesabı sonra görülür' diyesiymiş...
- Ne akıl yahu! Ulan aferin Enver Paşa! İngiliz'den Mısır'ı Yunan'dan da Girit'i alacak mıymış?
-Mısır, Girit kaç para? Rus'tan Kırım'ı Kafkasya'yı almadan almadan kılıcı kınına sokmak yok...
-Oh ağzını öpeyim. Gene ballar akıttın. Ama Alman erkekse, bize o zırhlı toplardan bir iki vermeli...
-Hey şaşkın, top ne demek! Herif bize iki gemi vermiş ki dünyada eşi yokmuş...
-Yalana bak!
- Vallah... Gemi vermeseydi, bizim bu savaşta işimiz neydi? Biz bu gemilerin hatırına girmekteyiz! Bunlar savaş patladığı sırada bize yakın bir denizdeymişler. İngiliz bunları sıkıştırmış! Bunlar kaçar, İngiliz'in donanması kovalar. Sonunda Alman gemileri bakmışlar ki kurtuluş yok, bizim Çanakkale Boğazı'na dayanmışlar da yol istemişler. Enver Paşa onlara yol vermiş, arkasını kovalayan İngiliz gemilerine de basmış gülleyi...
-Hele arslana hele! Hey ömrüne bereket! Öyleyse dur sen, ben işi anladım! Alman yeni toplardan bize gizliden vermiş ki bizimkiler İngiliz'i topa tutmuşlar, yoksa n'ağzımızaydı bacanak?
-Artık orasını bilmem. Gemiler şimdi bizde... İngiliz bize çok yalvarmış. Ben ettim, sen etme! Benim benim bu amansız sıramda düşmanıma arka çıkma!' diyerekten...
- Önce gerekti domuuuz! Ismarladığımız Reşadiye gemimizle Sultan Osman gemimizin üstüne oturur musun?”
― Köyün Kamburu
- Girelim ya, geç bile kaldık. Rezilliğe alıştık bi kez! Bir rüzgâr da budur, gelir geçer.
- Hemen geçmesin yahu! Balkan'ın öcünü Bulgar'dan alıverelim de sonra...
- Höst! Senin dünyadan haberin yok! Biz bu kez Bulgar'la birliğiz. 'Can yoldaşı', 'silah arkadaşı' diyelim de aklın yatsın!
-İşte buna şaştım! Gebe karıların karnını deşip, körpe çocukları süngüye takan, câmilere çanlar asan Bulgar gavuruyla, he mi?
- Enver Paşa, 'Önce Sırplıyı aradan çıkaralım da Bulgarların hesabı sonra görülür' diyesiymiş...
- Ne akıl yahu! Ulan aferin Enver Paşa! İngiliz'den Mısır'ı Yunan'dan da Girit'i alacak mıymış?
-Mısır, Girit kaç para? Rus'tan Kırım'ı Kafkasya'yı almadan almadan kılıcı kınına sokmak yok...
-Oh ağzını öpeyim. Gene ballar akıttın. Ama Alman erkekse, bize o zırhlı toplardan bir iki vermeli...
-Hey şaşkın, top ne demek! Herif bize iki gemi vermiş ki dünyada eşi yokmuş...
-Yalana bak!
- Vallah... Gemi vermeseydi, bizim bu savaşta işimiz neydi? Biz bu gemilerin hatırına girmekteyiz! Bunlar savaş patladığı sırada bize yakın bir denizdeymişler. İngiliz bunları sıkıştırmış! Bunlar kaçar, İngiliz'in donanması kovalar. Sonunda Alman gemileri bakmışlar ki kurtuluş yok, bizim Çanakkale Boğazı'na dayanmışlar da yol istemişler. Enver Paşa onlara yol vermiş, arkasını kovalayan İngiliz gemilerine de basmış gülleyi...
-Hele arslana hele! Hey ömrüne bereket! Öyleyse dur sen, ben işi anladım! Alman yeni toplardan bize gizliden vermiş ki bizimkiler İngiliz'i topa tutmuşlar, yoksa n'ağzımızaydı bacanak?
-Artık orasını bilmem. Gemiler şimdi bizde... İngiliz bize çok yalvarmış. Ben ettim, sen etme! Benim benim bu amansız sıramda düşmanıma arka çıkma!' diyerekten...
- Önce gerekti domuuuz! Ismarladığımız Reşadiye gemimizle Sultan Osman gemimizin üstüne oturur musun?”
― Köyün Kamburu
Elçin’s 2024 Year in Books
Take a look at Elçin’s Year in Books, including some fun facts about their reading.
More friends…
Favorite Genres
Polls voted on by Elçin
Lists liked by Elçin


















































