Özbek Klasik Müziği ve Tarihi Quotes
Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
by
Abdurrauf Fitrat10 ratings, 4.60 average rating, 2 reviews
Özbek Klasik Müziği ve Tarihi Quotes
Showing 1-11 of 11
“Nevai’nin kendisi musikiyi Hoca Yusuf Burhan diye ünlü bir musiki âliminden öğrendi. Musikiyi teorik veya pratik yönden iyi bilirdi. Babür Mirza kendisinin meşhur eserinde Nevai’nin eserlerini sayarken, ilm-i musikiye güzel şeyler kazandırmış; iyi nakışları ve peşrevleri vardır diye Nevai’nin usta bir bestekâr olduğunu kaydetmiştir.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Çinlilerde 360 küy vardır. Türk kağanlarının toplantılarında bu 360 küyün her biri, bir gün çalınmak suretiyle tüm küylerin icrası bir yılda tamamlanırmış. Bu 360 küyün en büyüğü dokuz küg üzerine temellendirilmiştir. Bunların adları: Uluğ küg, Aslançep, Purs, Kuladu, Kutatku, Burstarğay, Cantay, Halnisay, Şanduk.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Doğu musikisi' adlı kavrama dâhil olmadan önce Türk musikisinin kendisine özgü bir nazariyesi var mıydı? Eğer bir nazariyesi varsa, nasıl bir şekildeydi? Bunu bilmiyoruz. Arap İslâm siyasetinin “himmeti” sayesinde yok edilmiş birçok millî eserlerimizle birlikte musikimiz de kaybolmaya yüz tutmuştur. Büyük bir yoldan geçen ulu kervanın izi kalmaz mı? İşte örnek olarak verdiğimiz bu söz gibi Arap istilasından önceki Türk musikimizin sadece izleri kalmıştır. Bu olanları görmezden gelmek elbette ki iyi bir sonuç getirmez.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Temellerini Arap ve İran’dan alan musiki sanatı, Timur’dan önce de Orta Asya’da vardı. Timur’un buyruğu ile her taraftan getirilen uzman âlimlerin gayretleriyle bu sanat birdenbire canlandı ve ayağa kalktı. Doğudaki İslâm ülkelerinin her tarafından getirilen çalgılar ve çalgıcılar, bizim bugünkü klasik musikimizin yükselmesine ve yücelmesine hizmet vermişlerdir. Az zamanda yerli halktan büyük musikişinaslar yetişmişti. Hatta Tühfetü-s-sürür’un söylediğine göre; meşhur Mirza Uluğbek’in kendisi de musiki âlimlerinden sayılmıştır. Ülke yönetimi Emir Timur’un çocuklarındayken; kanuncu Derviş Ahmedî (Semerkantlı), neyci Sultan Ahmed (Semerkantlı), Türkçe ve Farsça iki divan ile musiki hakkında bir risalesi bulunan Karagöllü Hisamî, musiki hakkında bir kitap yazan Harezmli Abdulvefa, doktor ve musiki âlimi olan Belhli Mevlana Sahib ve ünlü bestekârlardan sayılan Şehrisebizli Abdulbereke gibi kişiler yetişmiş ve musikimiz için hizmet vermişlerdir. Nakkareci ve şair olan Kadimî, Nevai’nin musiki muallimi Hoca Yusuf Burhan ve Nevai’nin dayısı Muhammedelî Ğaribî de bu zamanın meşhur musikişinaslarındandılar.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Nevai, musikimize olan hizmetini yalnızca küyler bestelemekle sınırlandırmamıştır. En büyük musiki üstatlarına ve en yetenekli musiki öğrencilerine eğitim vermeye başlamıştır. Onları bilim yönünden zenginleştirmek için yeni musiki risaleleri yazdırmıştır. Bu doğrultuda Babür Mirza’nın Babürnâme eserinde Üstat Kulmuhammed-ü Şeyh-i Nâyi ve Udî Hüseyin çalgılarında çok iyilerdi. Nevai’nin eğitim ve desteğiyle yükselmiş, ünlenmişlerdir demiştir. Nevai, Hemsetü-l-Müteheyyirîn adlı kitabında Üstad Kulmuhammed’in öğrencilik dönemlerinde çok yetenekli olduğunu ve her şeyi yeniden öğrenerek iyi bir çalma yetisine ulaştığını söylemiştir. Nevai, Üstad Kulmuhammed ve Udî Hüseyin’in musiki hakkında daha fazla teorik bilgiye ulaşmalarını sağlamak için dört büyük üstada, dört tane musiki risalesi yazdırmıştır. Risaleler Fenn-i Ta’lim tarafından uygun görülmediği için son olarak Abdurrahman Cami’ye beşinci risaleyi yazdırdığını eserinde not etmiştir.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Musikimizde usul vezninde yazılmış küyler olduğu gibi usulsüz olan küyler de vardır. Usul veznindeki küyler musiki nazariyatını iyi bilen, medrese ve saray etrafında yetişen çalgıcılarımız tarafından kullanılmıştır. Usulsüz olan küylerimiz ise halk tarafından, halk çalgıcıları ve halk aşulecileri tarafından icra edilmiştir.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Bizim edebiyatımızda olduğu gibi musikimizde de iki akım vardır. Edebiyatımızda aruz vezninde şiir yazma ve aruzsuz, yani parmak vezninde şiir yazma üslûbu vardır. Aruz vezni İran ve Arap etkisinde kalan medrese ve saray şairleri arasında, parmak vezni ise halk şairleri arasında yaygındı.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Doğu musikisi âlimleri nağmelerin birbirleriyle olan ilintilerini çıkış noktalarıyla olan ilişkilerine göre belirlerlerdi. Nağmelerin çıkış yerleri insanın gırtlağıdır; fakat musikişinaslar gırtlak nağmelerini notaya alamadıkları için nağme örneklerini olduğu gibi çalgı üzerine aktarmışlardır. Nağmelerin çıkış yerlerini çalgı üzerinde ince hesaplarla zor bir şekilde belirlemişler ve her birini bir harfle göstermişlerdir. Böylece belirlenen seslerin çıkış noktalarını musikinin perdeleri gibi adlandırmışlardır. Musikişinaslarımızın perdeleri belirlemek için sarf ettiği büyük emekleri gören bir kişi doğu musikisinin bilimsel temeli yoktur diyen “ukalalara” karşı kendini gülmekten alıkoyamaz.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Doğu musikisi âlimleri nağmelerin birbirleriyle olan ilintilerini çıkış noktalarıyla olan ilişkilerine göre belirlerlerdi. Nağmelerin çıkış yerleri insanın gırtlağıdır; fakat musikişinaslar gırtlak nağmelerini notaya alamadıkları için nağme örneklerini olduğu gibi çalgı üzerine aktarmışlardır.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Abdurrahman Cami’nin Risâle-yi Musikiy eserinde gösterilen esaslar incelediğinde anlaşılıyor ki çalgı üstatlarımızın perde belirlemeleri için en doğru yol buydu.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
“Türk musikisinin bizde kalan en eski izleri bahşı, ozan ve kobuz sözleridir. Bahşı sözünün bugünkü manası halk şairi veya çalgıcısıdır. Halk arasında kobuz veya donbura çalıp destanlar okuyan özel kişiler, yani şair veya çalgıcılar vardır. Biz bunlara bahşı diyoruz. Hâlbuki hicrî IX. asırda Ali Şir Nevai zamanında bu söz, Uygurca yazan kitap anlamında kullanılmıştı.”
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
― Özbek Klasik Müziği ve Tarihi
