Goodreads helps you follow your favorite authors. Be the first to learn about new releases!
Start by following Zülfü Livaneli.
Showing 1-30 of 267
“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru ..., insanlara karşı kendini koru!”
― Serenad
― Serenad
“Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!”
― Kardeşimin Hikâyesi
― Kardeşimin Hikâyesi
“Ölümün kıyısı, ölümün kendisinden daha feci bir şeydir, bunu yaşayarak öğrendim. Bağlanmalar yüzünden aklını kaçırmanın kıyısında dolaşmıştım uzun süre. İçime karanlık yerleşmişti; bir türlü söküp atamadığım, kusamadığım, çıkaramadığım bir koyu karanlık.”
― Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
― Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
“Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.”
― Kardeşimin Hikâyesi
― Kardeşimin Hikâyesi
“Harese nedir, bilir misin oğlum?
Arapça eski bir kelimedir.
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım:
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür;
o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar,
o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur.”
― Huzursuzluk
Arapça eski bir kelimedir.
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım:
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür;
o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar,
o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur.”
― Huzursuzluk
“Doktor,kalp-damar hastaliginin genetik olup olmadigini anlamak icin babaanneme basit bir soru sordu."Annenizle,babaniz hangi hastaliktan öldü?".Oda da bır sure sessızlık oldu sadece babaannemın sessız cıglıkları duyuluyordu."Hıcbır hastalıktan ölmediler!" sesınde sıtem vardı,acılıydı."Annemle babam öldürüldüler doktor bey.Hastalıktan ölecek kadar yaslanamadılar. ille de bır hastalık arıyorsanız, onları öldüren insanoğlunun zalimliğiydi!".”
― Serenad
― Serenad
“Kötünün Zaferi
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur; çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı, güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.”
― Serenad
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur; çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı, güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.”
― Serenad
“Bütün devletler kötüdür! Aslında devlet denen örgüt, kötülüğün sürdürülmesi için vardır.”
― Serenad
― Serenad
“Herhalde mutluluk dedikleri de bu olsa gerek: Biraz güvenlik, biraz can sıkıntısı.”
― Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
― Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
“Kötümser, 'işler daha kötü olamaz' diye feryat ederken, iyimser 'olabilir daha kötü de olabilir' dermiş. Şimdi söyle bakalım, sen iyimser misin, kötümser misin?”
― Serenad
― Serenad
“Tüketen insanın üreten insandan daha değerli olduğu bu yanlış ve ahlaksız döneme tahammülüm kalmamıştı artık. Değişmiştim, Mardin beni değiştirmişti. İnsanlar bunca acı çekerken, İstanbul'da en iyi suşinin nerde yenilebileceğini konuşanlara dayanamıyordum.”
― Huzursuzluk
― Huzursuzluk
“Bilgi ne garip bir şeydi. Şişede hapsedilmiş bir cin gibi yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü bekliyordu.”
― Serenad
― Serenad
“Galiba aşk, utanç duyusunun ortadan kalkması demek. İki kişinin birbirine karşı hiçbir şeyden, hiçbir düzeysizlikten utanmaması demek...”
― Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
― Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
“Dünyada kötülük daha örgütlü ve planlı, iyiliğin içinde zaten bir saflık var. Bu yüzden dünyanın her yerinde kötülük saflığı yeniyor.”
― Son Ada
― Son Ada
“Uçakların icadı Zweig'in neslini çok heyecanlandırmış, dünyada savaşların sonunun geldiğine inandırmıştı, Uçaklar havadan uçtuğuna göre sınır falan tanımazdı ki. Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti. Ama o nesil bir kaç yıl sonra uçakların gökten bomba yağdırarak Avrupa'yı yıktığını görmenin şokunu yaşamıştı. Entellektüel iyimserliğe karşı, politik gerçek.”
― Serenad
― Serenad
“Birine âşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısına yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir, cinayette, intihar da.”
― Kardeşimin Hikâyesi
― Kardeşimin Hikâyesi
“Mektuplarında başkalarının tuzlu ekmeğinden söz eder. Bu, üzerine kitap yazdığı Dante'nin İlahi Komedya'sındaki Cennet 17. Kanto'dan alıntıdır:
"Başkalarının ekmeğinin ne kadar tuzlu, başkalarının merdivenlerinden çıkmanın ne kadar zor olduğunu göreceksin.”
― Serenad
"Başkalarının ekmeğinin ne kadar tuzlu, başkalarının merdivenlerinden çıkmanın ne kadar zor olduğunu göreceksin.”
― Serenad
“Varlığımın bir anlamı var mıydı ki, yokluğumun olsun? Her şey rastlantısal mı, yoksa ilahi bir plana göre mi işliyor? Tasarladım mı, tasarlandım mı; bir düş mü görüyorum yoksa başka birinin düşü müyüm; daha doğrusu düşümde, başka birini düşleyen birinin gördüğü düşteki- sonsuza kadar uzatılabilecek sayıda bir ayna oyunu muyum?
Sayfa:462”
― Konstantiniyye Oteli
Sayfa:462”
― Konstantiniyye Oteli
“На път за летище „Ататюрк” магистралата беше задръстена, хиляди коли се бяха слепили една за друга. Боже, какъв претъпкан град, мърморех на себе си. Накъдето и да погледна, кипи от народ. Който иска да хване вечерен полет, сутринта ли трябва да тръгне към летището?
Отсега знам какво ще ме пита западняшкият дядо. Ааа, в Истанбул става ли студено? Аз пък съм си взел дрехи като за пустинен климат. Хм, и магистрали ли има? Извинявайте, но вие защо не сте със забрадка? Жените имат ли право да работят в университетите?
Вече бях свикнала с такива въпроси. Обикновено се подготвях предварително, преди първата среща с всеки чужденец. И на този старец с изкуствена усмивка щях да му дам същите отговори. Щях да спомена за република и революции, да му разкажа, че жените в Турция получават правото да избират и да бъдат избирани преди жените в доста европейски страни, че около 40 процента от преподавателите в университетите са жени. После щях да продължа с думи от рода на това, че в тази страна повече от половин век не се носи фес, че мъжете не се женят за четири жени, че турците не са араби, че в Истанбул няма пустини и камили, че зимно време всички мръзнем от студ…
Разбира се, че ще премълча някои истини, като например, че въпреки всички законови права много жени са обект на насилие, че приютите за такива жертви са претъпкани, че в източната част на страната екзекутират млади момичета с решение на семейния съвет. Да говоря за тези неща, наранява националната ми гордост. А и те не са цялата истина, а само част от нея.
Най-важната част от работата ми е да обясня всичко това на чуждестранни”
―
Отсега знам какво ще ме пита западняшкият дядо. Ааа, в Истанбул става ли студено? Аз пък съм си взел дрехи като за пустинен климат. Хм, и магистрали ли има? Извинявайте, но вие защо не сте със забрадка? Жените имат ли право да работят в университетите?
Вече бях свикнала с такива въпроси. Обикновено се подготвях предварително, преди първата среща с всеки чужденец. И на този старец с изкуствена усмивка щях да му дам същите отговори. Щях да спомена за република и революции, да му разкажа, че жените в Турция получават правото да избират и да бъдат избирани преди жените в доста европейски страни, че около 40 процента от преподавателите в университетите са жени. После щях да продължа с думи от рода на това, че в тази страна повече от половин век не се носи фес, че мъжете не се женят за четири жени, че турците не са араби, че в Истанбул няма пустини и камили, че зимно време всички мръзнем от студ…
Разбира се, че ще премълча някои истини, като например, че въпреки всички законови права много жени са обект на насилие, че приютите за такива жертви са претъпкани, че в източната част на страната екзекутират млади момичета с решение на семейния съвет. Да говоря за тези неща, наранява националната ми гордост. А и те не са цялата истина, а само част от нея.
Най-важната част от работата ми е да обясня всичко това на чуждестранни”
―
“İnsanoğlu, bugün eriştiği medeniyet seviyesine gelmek için çok büyük çabalar harcadı. Bu uğurda kan döküldü, kelleler gitti, bu yüzden bugün insanım diyen hiç kimse medeniyete sırtını dönerek, insanlığı geri götürecek hareketler yapamaz.”
― Son Ada
― Son Ada
“Democracy in a country where the public is uneducated is no different from having a dictatorship or an elected king.”
― Bliss
― Bliss
“İnsan soyunun duygularını anlatan, psikolojik derinliklerine inebilen tek bir birikim vardır: O da edebiyat.”
― Kardeşimin Hikâyesi
― Kardeşimin Hikâyesi




