Ulus Kale Hıdırlıktepeye Karşı

Geçenlerde Ulus'a yolum düştüğünde kalenin surlarına tırmanıp "sana bir tepeden baktım ey aziz Ankara" diyesim geldi, bir bakayım şehrimiz yerinde duruyor mu, görmeyeli neler değişmiş, kentsel dövüşüm hızla ilerliyor mu (evet). Dikkatimi çeken, kaleden Hıdırlıktepe, Bentderesi, Çinçin yönüne baktığımda neredeyse tamamen dümdüz edilmiş olmasıydı; değişik yıllarda geldiğimde azar azar yıkılışını seyrediyorduk, artık pek bir şey kalmamış... Kimine göre çok iyi oldu, o pis gecekondular, mezbelelik ortadan kalktı, kimine göre şehrin dokusu, kültürü, yaşam tarzı dozerlerle parçalandı.

Kale ve Hıdırlıktepe karşı karşıya, birbirlerine horozlanırken...
Ben böyle bakınırken az ilerime üç kadın geldi; görünüşe göre muhafazakar, düşük/orta gelirli kesimden, birisi bölgeyi iyi tanıyor ve diğer ikisine anlatıyor: "Şu gördüğünüz tepe eskiden gecekondu doluydu, nasıl mezbelelikti, ne iyi ettiler de yıktılar... Hem de kale manzarasına karşı, buraya şöyle lüks evler, siteler yapacaksın, ne güzel olur..." dedi.

Şimdi, bir insan evladının bu fikri güzel karşılaması için şu üç koşuldan biri yerine gelmeli; (i) ablanın orada arazisi var, kat karşılığı TOKİ'ye verecek, köşe olacak (ii) Babası veya kocası müteahhit, oralara lüks evler yapıp satacaklar (iii) çok parası var, oralara lüks evler yapıldığında gönlünce bir daire alıp oturacak. İnsan sarrafı değilim, ama bakıyorum, bakıyorum bu üç şarttan birini karşılama ihtimalleri milyonda bir, o zaman niye o güzelim bölge için kafalarından geçen en iyi kentleşme modeli lüks evler yapılması? Niye demiyorlar ki oraya parklar, spor alanları, kültür merkezleri, kafeler, kadınlar için kurs, hobi evleri, hadi bunları da geçtim AVM, dükkan, işyeri hatta cami, külliye, medrese, Kuran kursu yapılsa? Hiç olmazsa kamusal olur, sen de gider faydalanırsın, kaleye nazır bir çay içersin? Öbür türlü sitenin etrafına çekecek duvarı, kapıya güvenlik, adım bile atamayacaksın... Hıdırlıktepe henüz tamamen yıkılmamış, ama "sağdan sağdan" işgal kuvvetleri yaklaşıyorYaşama bakış değerlerimiz öyle bir koşullandırılmış ki, artık doğrusunun, güzelinin ancak böyle vahşi bir kentleşme olduğunu düşünüyor, alternatifini hayal bile edemiyoruz. Bu örneği, geçemeyeceği köprüyü, binemeyeceği yerli arabayı, uçamayacağı havaalanını alkışlayan insanımız ile karşılaştırdım, benzer bir durum mu diye... Evet, benzerlik var, ama onlar yine de bir şekilde "büyük" projeler, dersin ki ekonomiye katkısı var, ülkeyi uçuracak vesaire... Ama insan niye yaşadığı kentin ortasının keyfini süreceği bir şehirleşme projesiyle taçlandırılması yerine, erişemeyeceği lüks konutlarla donatılmasına sevinir? Hacıbayram'dan olay mahalline bakış, bentderesi artık temizlenmiş, gayrı ahlaki faaliyetler nihayete ermiş... Onur'un Seyir Defteri
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on February 19, 2024 05:52
No comments have been added yet.


Onur Ataoğlu's Blog

Onur Ataoğlu
Onur Ataoğlu isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Onur Ataoğlu's blog with rss.