Polisiye Quotes

Quotes tagged as "polisiye" Showing 1-30 of 49
Ahmet Ümit
“Giyindim, en iyisi yeniden hayata karışmaktı... Hayata karışmak mı? Kanlı katillerin peşinde koşturmak desene şuna. Evet, hakikat buydu; birilerinin hayatına son veren eylemler, benim için hayatın ta kendisiydi. Hiç de yaman bir çelişki değildi, mesleğim buydu; cinayetler... Katilin işi bittiğinde benimki başlıyordu.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“O kadar umut dolu ki, en kötü davranışa bile bir sebep buluyordu hep. Saflık, salaklık filan değil, çaresizlik. Bu bataklıkta bir genç kızın kuracağı düş bundan renkli olmaz. İşte o düşte de Engin gibi çakallar bile bir anda beyaz atlı prense dönüşür.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Nasıl da mantıklı konuşuyordu. Zamanından önce büyüyordu bu çocuklar, tıpkı zamanından önce ölecekleri gibi.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Bildiğiniz kepazelikler... Evet, bu memlekette kadınların eti de, canı da sudan ucuz.. Bu memlekette kadınlar, erkeklere kurban diye sunulmuş, hem zevklensinler hem işlerini görsünler hem de öldürsünler diye...”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Haklıydı. Benim gereksiz bir nezaketle donanmış içi boş iyimserliğimin aksine, ekmeğini kazanmak için gecenin bir yarısı kara, fırtınaya, aldırmadan direksiyon sallayan bu yaşlı adam, acı hakikati olanca gerçekliği içinde görüyordu. İstanbul hakikaten bitmişti, Damat Sacit, Kara Nizam gibi toplumun dibindeki adamlar değil, hepimizin ortak vurdumduymazlığı, ortak acımasızlığı, ortak cahilliği bitirmişti bu şehri. Ama hâlâ kalıntılarıyla beslenip duruyorduk işte, dişleri için öldürülen bir filin devasa gövdesini didikleyen akbabalar gibi...”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“İnsan aynı anda hem keder hem sevinç duyabilir mi? Duyabilirmiş, boğazıma bir şeyler düğümlendi, ne diyeceğimi bilemedim.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Kendine haksızlık etme, insanlar o kadar korkunç ki senin merakın, onların vahşetinin yanında çok masum kalır.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Söyledikleri akla yakındı, ama aşkın, mantıkla hiçbir ilgisi yoktu. Belki de bütün o pis işlerin içinde masum bir şeylere ihtiyaç duymuştu Engin. Ruhunun derinliklerine itilmiş de olsa içindeki iyilik tümüyle ölmemişti. Azize onun simgesi olmuştu belki. Bataklıkta açan bir çiçek.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Gözlerim yıkılmayı bekleyen talihsiz binaları taradı. Bir zamanlar bu evlerde yaşayan İstanbulluları hatırladım, onların bu şehre, kültürümüze kattıklarını. Sahiden de lanetlenmiş gibiydi bu semt. Çekilen acılardan sonra uğursuz rüzgârların eksik olmadığı bir belde gibi. Şehrin dokusuna müdahale edilmişti, sadece bu binalara değil, insanların hayatına da. Bu meşum viranelik, İstanbul'un göbeğindeki bu getto, o toplumsal histerinin, o devlet intikamının bir bedeliydi. Ama şimdi bunu çocuklara anlatmaya çalışsam anlamayacaklardı, üstelik çözmemiz gereken iki ölümlü bir cinayet dosyası bizi bekliyordu hâlâ.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Telefonu kapatıp Kurtuluş'un akşam sakini bu eski sokağından Tatavla'ya yürürken kendimi, Tarlabaşı'nın çürümeye yüz tutmuş binalarının arasındaymış gibi hissettim. "İnsan yaşadığı yere benzer," demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere... Böyle bir toplumda adalet gerçekleşebilir miydi?”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Saklayacak değilim, kaybetmiş insanları, kazananlardan daha yakın bulurum kendime. Onların yaşadıklarında çok daha fazla merhamet vardır, çok daha fazla acı.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Dünyanın en medeni ülkesinde bile böyle bir topluluk olması imkânsızdır. İnsanların olduğu her yerde az ya da çok bir anlaşmazlık yaşanır, mutlaka bir didişme, mutlaka bir bela vardır.”
Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı

Ahmet Ümit
“Son derece kendinden emin görünmesine rağmen içini bir tedirginlik kaplamıştı. Çünkü bu ülkede herkesin bir açığı vardı, çünkü bu ülkede herkes devletten korkardı.”
Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı

Ahmet Ümit
“Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Sesler, kokular, şarkılar, elbette biraz da içkinin etkisiyle ama daha çok sevdiğim kadının varlığıyla dünyayı, hatta kendimi unutup sevda denen o büyülü evrende kaybolmuştum.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Geçmişin kamburunu çoktan söküp attım sırtımdan. Artık sadece bugün ilgilendiriyor beni. Manadan söz ediyorum, hayatı ölümle kutsamaktan, ruhu ızdırapla yüceltmekten, tanrıların önünde eğilmekten değil, onlarla aynı tahta oturmaktan. O benzersiz ürperişi, o derin korkuyu, kudretin sarhoş ettiği o serkes ruhun kendi anlamını bulmasından söz ediyorum.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Adam hayal dünyasında yaşıyordu. Kendisi mükemmel biriydi, elbette yetiştirdiği çocuklar da öyle olacaktı. Çok iyi tanırdım bu türden insanları, başarısızlıkla, kötülükle, en küçük bir olumsuzlukla bile yüzleşmek istemezlerdi. Hatta olumsuzluğun var olduğunu da kabul etmezlerdi. Kendileri iyi oldukları zaman bütün dünyanın da iyi olacağını zannederlerdi. Üstelik hayat sürekli olarak onları düzeltmesine rağmen vazgeçmezlerdi bu aptalca iyimserliklerinden.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Keşke mesleğe bağlılık olsaydı Zeynepcim, bu çok daha ağır bir durum. Bu, meslek dışında başka bir hayatının olmaması... Ama ne diyebiliriz ki, adam yıllardır böyle yaşamış, böyle mutlu olmuş. Hadi işin bitti denince bırakıp gidemiyor işte..."
"Biz de mi öyle olacağız?" diye yineledi, ama bu kez sesi adamakıllı hüzünlüydü. Zekai'ye mi üzülüyordu, yoksa aynı kaderi paylaşacak olma ihtimalimize mi, anlamak zordu.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Şunu unutmayın arkadaşlar, hayat her zaman katilin aleyhine çalışır. Mutlaka bir açık verir, hiç istemese de ipuçları bırakır, yeter ki biz onları görmesini bilelim.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“İtiraf etmeliyim ki bu meyhaneye her adım attığımda başka bir ülkeye gelmiş gibi, başka bir dünyanın kapısından içeri girmiş gibi hissederim. Vahşetin, öldürmenin, yok etmenin olmadığı bir dünya... Şefkatin, sevginin, alabildiğine hoşgörünün olduğu bir ülke... Biliyorum, hakikat değil, biliyorum bir yanılgı ama hoş bir yanılgı. Ve bütün bu kepazeliklere rağmen hayatın hâlâ güzel olduğunu, Müzeyyen Abla'nın söylediği şarkının aksine, son ihtimalin ölmek olmadığını anlatan bir yanılgı.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Ne yapıyorsun baba?" der gibi bakıyordu. "Bizim ölümümüze neden olduğun yetmezmiş gibi, şimdi de kendini mi öldürteceksin?" Göz kapaklarımı indirdim, kızımın haklı uyarısını duymazdan geldim. Böylece gerçeklerden kaçmak istedim, ama ölülerden öyle kolayca kurtulamazsınız. Uykunun o yumuşak, o sımsıkı örtüsü bile koruyamaz sizi.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Biz sadece birini kırtaracağız, öteki çocuklar ne olacak Nevzat? Her gün Suriyeli çocuklar ölüyor. Belki ölümden daha kötü işler geliyor başlarına. Ne olacak bu böyle?"
İyi olacak, hepsi geçecek, dünya bir kardeşlik bahçesine dönüşecek, hepimiz mutluluk içinde yaşayacağız, demeyi çok isterdim ama artık yalan söylemeyi kendime yediremiyordum.
"Eskiden nasılsa, yine öyle olacak," diye söylendim. "Ama korkarım hiç iyi olmayacak. Eskiden de berbat bir yerdi dünya, eskiden de rezildi insanlar, şimdi de öyle. Belki daha da fena. Karamsar konuşuyorum belki, ama geleceğe güvenimi yitirdim Evgenia. O kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, artık umut etmek istemiyorum. En saf, en masum sandığımız kişiler bile binbir hesap içinde. Hem de kirli, kanlı hesaplar. En fenasına hazır olmak lazım. O zaman daha az mutsuz oluruz...”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Çok empati kuruyorsunuz Başkomserim,' dedi samimi bir tavırla. 'Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği... Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız. Siz yaşça da başça da büyüksünüz benden. Söyledikleriniz benim için hem emirdir, hem de onları yerine getirmekten şeref duyarım. Ama bir an, sadece bir an bu genç arkadaşınıza kulak verirseniz kendinizi kandırmayın derim... Kötü, kötüdür Başkomserim. Suçluları anlamaya çalışmak tamam da merhamet göstermeyin lütfen. Çünkü kurbanlara haksızlık oluyor...' Evet, alıngan bir sesle böyle söyledi.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Çaresizlikten öz çocuklarının organlarını satan Suriyeli ailelerden çok daha aşağılık mahluklardı bunlar. Mahluk diyorum ama gerçekte bizim gibi insandılar. Çıkar için her türlü kötülüğü yapmaya yatkın bir ruha sahiptiler, sonra da kendilerini bağışlarlardı. İnsanın en büyük kepazeliği işte bu bağışlama duygusuydu. Kötülüklerin sürekli tekrar etmesinin nedeni de bu olabilirdi. Kendimizi hoş görmemiz, eninde sonunda inandırıcı bir gerekçe bulmamız. Olmadı, ben aciz bir kulum, her türlü kötülüğü yapabilir, suçu işleyebilirim, ama yaradanıma sığınır, kendimi bağışlatırım ucuzluğu.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“İşte bu yüzden seviyordum bu çocuğu, kötülük karşısında şaşkınlığını hâlâ koruyabildiği için. Kötülüğe hiçbir zaman alışamadığı için.”
Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit
“Doktor Nevres'in sözleri çınlandı kulaklarımda. Unutmak belki iyileştirir ama aynı zamanda aptallaştırır diye geçirdim içimden gülümseyerek...”
Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı

Ahmet Ümit
“Yağmur yağıyordu; seyrelmeden, yavaşlamadan, hiç ara vermeden külrengi gökyüzünden dökülen sonsuz bir ırmak gibi İstanbul'a yağmur yağıyordu. Görkemini kaybetmiş saraylara, hükmünü yitirmiş tapınaklara, her gün biraz daha küçülen parklara, her gün biraz daha azalan ağaçlara, her gün biraz daha kirlenen denize, her gün biraz daha çoğalan şekilsiz binalara, her gün, her gece sıkış tepiş bu binalara sığınmış insanlara, bu kadar ihanete, bu kadar alçaklığa, bu kadar yağmaya rağmen güzelliğini hâlâ koruyan bu kadim kente yağmur yağıyordu.”
Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı

Ahmet Ümit
“Elbette kâbuslarımızın gerçekliği tartışmalıdır. Üstelik sadece başımızdan geçenler rüyamıza girmez, bilinçaltımız çarpıcı anılarla değil yaşama ihtimalimiz olan olaylarla da karartır uykumuzu.”
Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı

Ahmet Ümit
“Millet birbirine sarılmayı unuttu, birbirinin gözünün içine muhabbetle bakmayı, birbirlerine sevgi duymayı, saygı duymayı. İnsanlar insan olmayı unuttu. Ne güzel konuştu bu akşam Zekiye Hanım. Hani şu yağmurla ilgili 'Dünya kendini temizliyor' demişti ya. Gerçekten de bu kadar kötülük, bu kadar pislik, bu kadar sahtekârlık, bu kadar kabalık ancak yeni bir tufanla ortadan kalkar. Eskisinden çok daha güçlü, çok daha acımasız, çok daha yıkıcı, her şeyi silip süpüren bir tufanla. Ne olacak, kaç kere yıkıldı bu dünya, kaç kere kuruldu, yeniden kurulur. Ama belki insanlar akıllanırlar.”
Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı

« previous 1