Beyoğlu Quotes

Quotes tagged as "beyoğlu" Showing 1-11 of 11
Ahmet Ümit
“Oysa bir cinayet işlenmişti, oysa bu çocuklar evsizdi, umutsuzdu, geleceksizdi. Ama bir anlığına da olsa kar sevinci üstün geldi, bir anlığına ben de kaptırdım kendimi çocukların coşkusuna.”
Ahmet Ümit

Ahmet Ümit
“Evet, artık yaşlanmıştı Beyoğlu. Üstelik güzel bir yaşlanma değildi bu. İnsanlar iyi bakmamışlardı ona, yabancı seyyahların bir zamanlar dünyanın en çekici kadını olarak tarif ettikleri bu benzersiz yerin, vakitsiz çökerek adeta bir acuzeye dönüşmesi için ellerinden geleni yapmışlardı. Ancak barbarlara yakışır bir açgözlülükle, yüzyıllık binalarını yıkmış, zarif sokakların canına okumuş, zaten küçük olan meydanlarını iğrenç apartmanlarla doldurmuşlardı. Hâlâ cazibesini koruması, bırakın korumayı, ayakta durması bile mucizeydi.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Giyindim, en iyisi yeniden hayata karışmaktı... Hayata karışmak mı? Kanlı katillerin peşinde koşturmak desene şuna. Evet, hakikat buydu; birilerinin hayatına son veren eylemler, benim için hayatın ta kendisiydi. Hiç de yaman bir çelişki değildi, mesleğim buydu; cinayetler... Katilin işi bittiğinde benimki başlıyordu.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Telefonu kapatınca daha bir çoğaldı içimdeki hüzün. Bir tür terk edilmişlik duygusu. Sanki denize vuran güneş solmuş, gökyüzünün mavisi koyulaşmaya başlamıştı, akşam nasıl da hızlı çöküyordu şehre.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Gündüz daha köhne göründü sokak gözüme, binalar daha yıpranmış, daha yorgun. Gece, yaşlı şehirlerin kusurlarını örten siyah kadifeden bir örtüdür, diye bir cümle okumuştum; hangi kitapta, kim yazmış, hatırlamıyorum.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Bildiğiniz kepazelikler... Evet, bu memlekette kadınların eti de, canı da sudan ucuz.. Bu memlekette kadınlar, erkeklere kurban diye sunulmuş, hem zevklensinler hem işlerini görsünler hem de öldürsünler diye...”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Haklıydı. Benim gereksiz bir nezaketle donanmış içi boş iyimserliğimin aksine, ekmeğini kazanmak için gecenin bir yarısı kara, fırtınaya, aldırmadan direksiyon sallayan bu yaşlı adam, acı hakikati olanca gerçekliği içinde görüyordu. İstanbul hakikaten bitmişti, Damat Sacit, Kara Nizam gibi toplumun dibindeki adamlar değil, hepimizin ortak vurdumduymazlığı, ortak acımasızlığı, ortak cahilliği bitirmişti bu şehri. Ama hâlâ kalıntılarıyla beslenip duruyorduk işte, dişleri için öldürülen bir filin devasa gövdesini didikleyen akbabalar gibi...”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Kendine haksızlık etme, insanlar o kadar korkunç ki senin merakın, onların vahşetinin yanında çok masum kalır.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Söyledikleri akla yakındı, ama aşkın, mantıkla hiçbir ilgisi yoktu. Belki de bütün o pis işlerin içinde masum bir şeylere ihtiyaç duymuştu Engin. Ruhunun derinliklerine itilmiş de olsa içindeki iyilik tümüyle ölmemişti. Azize onun simgesi olmuştu belki. Bataklıkta açan bir çiçek.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Gözlerim yıkılmayı bekleyen talihsiz binaları taradı. Bir zamanlar bu evlerde yaşayan İstanbulluları hatırladım, onların bu şehre, kültürümüze kattıklarını. Sahiden de lanetlenmiş gibiydi bu semt. Çekilen acılardan sonra uğursuz rüzgârların eksik olmadığı bir belde gibi. Şehrin dokusuna müdahale edilmişti, sadece bu binalara değil, insanların hayatına da. Bu meşum viranelik, İstanbul'un göbeğindeki bu getto, o toplumsal histerinin, o devlet intikamının bir bedeliydi. Ama şimdi bunu çocuklara anlatmaya çalışsam anlamayacaklardı, üstelik çözmemiz gereken iki ölümlü bir cinayet dosyası bizi bekliyordu hâlâ.”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Ahmet Ümit
“Telefonu kapatıp Kurtuluş'un akşam sakini bu eski sokağından Tatavla'ya yürürken kendimi, Tarlabaşı'nın çürümeye yüz tutmuş binalarının arasındaymış gibi hissettim. "İnsan yaşadığı yere benzer," demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere... Böyle bir toplumda adalet gerçekleşebilir miydi?”
Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi