Anadolu Rock ve Ankara Fen Lisesi
Anadolu rock konulu paylaşımımızın gördüğü büyük ilginin, yurt içinde ve dışında yarattığı coşkunun ardından ufak bir zeyilname ile konuyu devam ettireyim istedim. 1985 yılında Ankara Fen Lisesi’ne başladığımda okulun en heyecan verici gündem maddelerinden biri Milliyet Liselerarası Müzik Yarışmasına hazırlık idi; okulumuzun iddialı orkestraları vardı ve yarışmalarda her daim favori liselerden biriydik. O yıllar, Yeni Türkü’nün de şöhretinin zirvesinde olduğu, tüm şarkılarının ezbere bilindiği yıllardı ve büyük sınıflar bize “biliyor musunuz, Yeni Türkü’nün kurucusu Selim Atakan da Fen Liseli ve Milliyet Müzik yarışmasında Türkiye birincisi olan orkestranın üyesiydi” diye efsaneyi kuşaktan kuşağa aktarırlardı.
Okul orkestralarımızı dinlediğimiz amfitiyatronun önünde bu kez "AFL'li yazarlar" olarak bir araya geldik :)) Tabii o zaman Hz. Google yok, youtube yok, kim söylemiş, ne söylemiş, nasıl bir performans sergilemişler bilemiyoruz. Ama artık var ve youtube’da bazı hesaplarda AFL’nin 1968 şarkı yarışması performansının kaydı bulunabiliyor. Özellikle bağlantısını paylaştığım hesabın sahibi, arşivden derlediği gazete kupürleri ve eski fotoğraflarla çok güzel bir video dosyası oluşturmuş, ellerine sağlık. Tabii 60’ların sonları Türkiye’de Anadolu rock rüzgarının giderek güçlendiği yıllar; lise orkestramız da en güzel Balkan türküleri arasında yer alan Drama Köprüsü’nü Anadolu rock tarzında, psychedelic tınılarla yorumlayarak müthiş bir iş başarmış.Drama Köprüsü’nü yıllar boyunca Ruhi Su ve Suavi’den, Pinhani ve Haramiler’e kadar pek çok sanatçı yorumlamış; tabii genelde geleneksel sazlar eşliğinde. Şarkının Anadolu rock uyarlaması ise apayrı bir lezzette ve çok başarılı! Ankara Fen Lisesi gibi 80-90 tane “inek” öğrencinin toplaştığı, kurulalı 3-4 yıl olmuş bir lise, o yıl İstanbul Erkek ve Galatasaray Liseleri’nin önünde birinci geliyor ki, bu okulların müzik geçmişleri düşünüldüğünde müthiş bir başarı. Şarkıyı dinlerken ve eleştirirken, icrayı 16-17 yaşında amatör gençlerin gerçekleştirdiğini ve zor şartlar altında, kısıtlı olanaklarla çalışarak hazırlandıklarını da unutmayın.
Ben yıllar sonra Mezunlar Günlerinde grup üyelerinden bazılarıyla tanışma şansına eriştim (bu arada not düşeyim, videonun başında grup üyeleri arasında ismi geçen Timur Selçuk bilgisine yanlışlıkla yer verilmiş). Grup üyeleri ilerleyen yıllarda çok başarılı doktorlar, mimarlar ve hatta müzisyenler olmuş. Mezunlar gününde aynı sıraları, yurtları farklı yıllarda da olsa paylaştığımızı düşününce insan çelişkili duygular yaşıyor; bir taraftan büyük bir gurur duyuyorsunuz (sanki başarılarında bir payınız varmış gibi), bir taraftan da kendinizi lüzumsuz hissediyorsunuz; onlar da sizle aynı oksijeni yakmış ama neler başarmışlar!
Fotoğrafta grubun yıldızı da yer alıyor, ama şimdi renk vermeyeyim :)))Aşağıda paylaştığım videonun en güzel tarafı, yarışma ve sonrası ile ilgili haberlerden, resimlerden çok güzel bir kolaj yapılması. Anlaşılan bu beklenmedik başarı gazetelerde (tabii Milliyette sanırım) bayağı ses getirmiş ve gayet esprili, bir taraftan da “Fen Lisesi” klişeleri ile süslü haberler yapılmış. Orkestra üyeleri, ödüllerini Durul Gence’den aldıktan sonra hemen okullarına dönmüşler, gözlükleri ve laboratuar önlükleri ile deney tüplerinin, cam pipetlerin, mikroskopların arasına gömülmüşler. Ne kadar naif, insanı gülümseten haberler…
Hele ki sosyal medyanın olmadığı, insanların DM’den yürümediği günlerde tebriklerini iletmek isteyenlerin mektuplarını taşıyan postacının hikayesi ve özellikle solist Zennur Anbarcıoğlu’na hayranlığını bildirmek isteyenlerin mektupları yüzünden yükü katlanarak artan vefakar postacımız... Ardından, Ankara’nın “gece kulüpleri”nden orkestra üyelerine gelen baş döndürücü teklifler, ancak grup üyelerinin “mikroskoplarının başına dönmek için” bu teklifleri reddetmesi. Sırf bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama, milletçe geri dönüşü olmayan, çok güzel günlerden geçmişiz be yav…
Bu arada, şarkıya konu olan Drama Köprüsü’nün nerede olduğu uzun süre anlaşılamamış. Osmanlı’nın Rumeli’deki önemli merkezlerinden olan Drama’da öyle şaşaalı, Mimar Sinan mamulü bir köprü yokmuş. Epey zaman sonra, Drama’ya yakın, taş çatlasa yarım metre genişliğinde bir su kemeri fark edilmiş; eh, zaten şarkı da “Drama Köprüsü dardır geçilmez” diye başladığına göre… Böyle heybetli, kemerli falan bir köprü arayanlar Drama değil, Drina Köprüsü’ne baksınlar, şimdi konuyu dağıtmayalım, onu bir başka yazıya saklayalım ve şarkımızı dinleyelim:
Onur'un Seyir DefteriOnur Ataoğlu's Blog
- Onur Ataoğlu's profile
- 15 followers

